20 Eylül 2013

hermetik islam düşüncesinde türlerin efendisi ve kamil tabiat doç.dr.ismail erdoğan




hermetik islam düşüncesinde türlerin efendisi ve kamil tabiat
doç.dr.ismail erdoğan


zevkle okuduğum ve fırat üniversitesi islam felsefesi hocam ismail erdoğan'ın yine bana hediye etmiş olduğu kitaplardan biriydi.
bu sefer bu kitabın dili biraz daha zordu diyebilirim yada içerdiği konu biraz ağırdı.ama kitaba ve konuya alışınca çok daha rahat anlaşılır bir kitaba dönüştü.şunu da belirteyim bu kitap hocamın diğer okuduğum ve blogda yazdığım diğer kitabından ki yazısını  buradan okuyabilirsiniz daha anlaşılması zordu.kanımca her eline alıp okuyan anlayamaz,arka planda biraz daha kuvvetli felsefe bilgisi gerektiriyor.ancak felsefeye ilgisi olan ve bu konuda bilgisi olan  herkese rahatlıkla tavsiye edilecek bir kitap.hermetik felsefe ve işrakilik bu kitaptan sonra çok daha fazla ilgimi çekmeye başladı.nasip olur da yüksek lisans yaparsam şayet,tez konum hazır :)
bence çok güzel bir kitaptı ve ben sıkılmadan merakla ve zevkle okudum.
hocamın kitabını islam felsefesine merakı olan herkese tavsiye ederim.

kitaptan pasajlar :


türlerin efendisi,ister misal,ister melekler,isterse cisimler aleminde olsun,her varlık türünün koruyucusu ve gözeticisi olan varlıklara verilen addır.yani türlerin efendisi,bir varlığın meydana gelmesinde etkin olmayan,ancak onların bir etkin varlık tarafından meydana getirilmiş olan varlıklarını devam etirrmekle görevlendirilmiş bulunan varlıklardır.

toshihiko izutsu'da benzer şekilde sühreverdi'nin türlerin efendissi hakkındaki görüşlerini platon'un imanijal muadilleri olan ededi arketipler olarak yorumlamakta ve duygusal dünyadaki her şeyin bunların egemenliği altında bulunduğunu belirtmektedir.

felsefi bir terim olarak insanı kamil fikrinin hermes'e dayandığı iddia edilmektedir.bu iddiaya göre insanı kamil veya ilk insan fikri hermes'ten antik yunan'a oradan eski iran düşüncesine ve onlardan da islam düşüncesine geçmiştir.

hermetik islam düşüncesine,insan,sadece görünen şekliyle değil,görünen bu şeklin arkasındaki ontolojik varlığı ile yer almakta ve bu sebeple de onun metafizik boyutu üzerinde durulmaktadır.bu bağlmad bira önce adlarını verdiğimiz varlıklarının tamamının,aynı varlığın adları  ve farklı yorumlanışlarıolarak değerlendirildiğini görmekteyiz.bu da islam düşüncesindeki kavram zenginliği ve yorum özgürlüğünün bir yansıması olarak kabul edilmektedir.

iyi okumalar..

14 Eylül 2013

hatırlamak...

bazı insanlar bazı insanlara bazı insanları hatırlatır.
hatırlayanlar üzgündür,hatırlatanlar habersiz.
hatırlananlar mı?
onlar uzak bir şehirde büyük ihtimalle hiçbir şey hatırlamamaktadırlar.
abdullah harmancı


bu kadar mı doğru olur....

supernatural..


çok uzun zamandır supernatural'le ilgili bir post yazmak istiyordum,kısmet bu güneymiş.bu diziyi evliyken izlemeye başlamıştım :)) aradan ne kadar uzun zaman ve olaylar geçmiş.şimdi bambaşka bir noktadayım ama dizi hala devam ediyor.
dizi bu yeni yayın döneminde 9.sezonuna başlayacak.geçen sezon son sezonunun olmasından bahsediliyordu.hatta dizinin baş rol oyuncusu jared padalecki, dizinin reytingleri iyi olmazsa diziyi bırakacağını söylemişti.hiçte öyle olmadı dizi son hız devam etti.çünkü kendine sağlam hayranlar oluşturdu.bir ara amerika'daki senaristlerin grevinden de böyle reytingi yüksek diziler bir hayli etkilenmiştide.pek çok dizinin bitmesinden bu yüzden bahsediliyordu.
en favori sezonlarım 2 ve 3 olsa da,her sezondan film kalitesinde muhteşem bölümler çıktı.
mesela 2.sezonun açılış bölümünü asla unutamam,dizi hayranları da hatırlayacaklardır,dean'in ruh haliyle ortalarda dolaştığı bölümü.bobby'nin öldüğü bölümde muhteşemdi.bir insan bu kadar mı güzel ölür :)
korku serisi  olarak başlayan bu dizinin ağlatan sahnelerini de unutmamak gerekir.bobby'nin öldüğü bölümde ağlamıştım mesela :)) dean'in cehennemden döndükten sonra yaşadıkları ve kardeşine anlatırken ağladığı sahne de unutulmaz ağlatan sahnelerdendi :)
dizinin bu kadar çok sevilmesinde oyuncuların performansları da çok etkili tabi ki.korku serisi deyip geçmeyin sağlam oyunculuk,iyi senaryo,iyi bir ekip yoksa ortaya tabi ki iyi bir iş çıkmaz.bu  arada korku serisi dediğime bakmayın öyle sulu zırtlak amerikan korku filmlerinde zannettmeyin.supernatural eli yüzü düzgün oldukça kaliteli bir dizi.aksi olsaydı zaten hayatta bakmazdım çünkü korku filmlerini para verseler izlemem.malum amerikan korku filmleri adam doyu vahşet,kan,sapır sapır dökülen iğrenç cinsellikten ibaret.ama dediğim gibi supernatural korku serisi olarak kabul görse de bu üçüncü sınıf amerikan korku filmlerini tek geçer.bir de son iki sezondur kendilerini tamamen dünya barışına adayan winchester kardeşlerimiz var :))

sezonlar ilerledikçe dizi oldukça farklı bir noktaya gelse de hala büyük bir merakla hayranlarını çağırıyor.
9.sezonu merak ve özlemle bekliyorum ve umarım bu sezonda winchester kardeşlerin karizmalarını biraz olsun toparlarlar.
baş rollerden de hemen bahsedeyim ve sahneden ayrılayım.jared padalecki ve jansen ackles baş rollerde.
bu arada jansen ackles adamımız dean winchester oluyor. :) büyük,karizmatik,deli kardeş rolünde,
sam winchester ise daha duygusal,aklı başında takımın beyin gücü rolünde.

jansen ackels namı diğer dean winchester


jared padalecki namı diğer sam winchester


bu iki kardeş baba mesleği olan doğa üstü yaratıkların avcısı oluoyrlar ve konu çok daha girft.1.sezondan itibaren izlemek lazım geliyor.her bölüm bağımsızmış gibi görünse de en başından en sonuna kadar olaylar  ve hikaye birbiriyle bağlantılı.daha fazla laf etmeyeyim de diziye başlayın,iyi oyunculuklar,sağlam espriler,bazen korkutan sahneler her şeyiyle güzel bir dizi.
yalnız aklıma gelmişken küçük bir hatırlatma yapayım dizi son iki sezonda çok daha fazla kanlı oldu.bunu sebebi senaristinden,yönetmenine el değiştirmiş olmasaınından kaynaklandığını düşünüyorum.zira 8 sezon boyuca dizi kadrosunda hayatını kaybedenler olduğu gibi bahsettiğim amerika'daki senarist grevi  bu 
diziyi de etkiledi.
hasılı kelam tek ve en çok hayranı olduğum biricik amerikan dizim supernaturaldir.üzerine başka amerikan dizisi tanımam zaten midem de kaldırmıyor.
severek izleyecekseniz.eğer hayaletler ya da vampirlerden falan rahatsız olmuyorsanız.
dizinin birbirinden muhteşem müziklerini de unutmayayım.
her sahneye,olaya uygun sözde birbirinden güzel müzikler eşlik ediyor.
lafım çok uzadı,diziden en sağlam replikler size veda edeyim.
sekiz sezon boyunca dean winchester'in sağlam esprilerine gülecek ve onun deli ama yine sağlam hayat felsefesine hayran kalacaksınız.
işte bütün replikler hep dean winchester'den.














3.sezzonla birlikte ölüp ölüp dirilmeye başlayan kardeşlerden dean'nin ölüm macerası :)



13.sezon..


kamera arkasından bir gösteri


 

jansen ackles ice ice baby söylüyor 



diziye damgasını vuran ost 



alt yazıyla carry on my wayward son




supernatural comedy tralier

 

supernatural inception style tralier

 

supernatural hayranlarına selam olsun :)

13 Eylül 2013

franz kafka sormuş ;

franz kafka sormuş ;
rahatını kaçıran ne ? kalbinin kenarını nedir bozup dağıtan ? kapının tokmağına el süren kim ? kim sokaktan sana seslenip de açık kapoıdan girip yanına gelmeyen ?


yazmak istedim postu...


ben aslında sana bizi anlatmak isterdim yani tamamlanmayan bir biz ne kadar anlatılırsa o kadar işte.dün gece izlediğim filmin yarısında kaldım oysa film çok güzeldi ama alışmıştım ben her şeyin yarısında kalmaya.sen de çok güzeldin en yarım halinle bile çok güzeldin.
ahmet batman


11 Eylül 2013

atlantıs / david gibbins...okudum bitti

tarihin en büyük gizemi açığa çıkıyor..
bir zamanlar dünyanın büyük bir kısmını yöneten muhteşem bir imparatorluk vardı...
imparatorluk hanedanı,denize hakim,daha önce eşi benzeri görülmemiş labirentlerle örülü,muazzam bir kalede yaşıyordu...
bir gün,deniz tanrısı poseidon'a meydan okuyunca,kale tek bir tufanla dalgalar tarafından yutuldu ve halkını bir daha gören olmadı..
yüzyıllardır atlantis efsanesiyle büyüyyen insanlar,bu ünlü adyı araştırmaktan vazgeçmediler.ileri bir medeniyete sahip olan halkı,büyük bir uyum ve zenginlik içinde yaşamıştır.bu mükemmel toplu,birdenbire tarihin bir yerinde ardında hiç bir iz bırakmadan tüm gizemiyle sulara gömülmüştürsonunda bir gün,bir deniz arkeoloğu olan jack howard'a şans güler ve artık tarihin en büyük gizemini çözmek onun elindedir.


bu kitap bana çok sevdiğim canım arkadaşım nur'umun hediyesiydi.geçen sene yazın birbirimize posta yoluyla hediyeler göndermiştik ve nur'un bana hediyesi olan üç kitaptan biri atlantis'ti.diğer ikisini çoktan okumuştum ama bu kitaba ancak bu sene sıra geldi.ilk okumaya bu şubatta elazığ'a giderken uçakta başlamıştım ama daha sonra bir kenara bırakıp üzerine pek çok kitap bitirmiştim.artık zamanı geldi deyip elime aldım bir solukta zevkle okudum.
elazığ uçak yolculuğu hatırası.artık Allah bilir bir daha gitmek ya nasip olur ya olmaz.


nur'un bana yazdığı notu.
nur'un notu :))


kitap bir tarih kitabı,bir macera kitabı,bir su altı arkeolojisi kitabı..
olaylar iskenderiye'de bir kazıyla başlar ve karedeniz'de su altı araştırmalarıyla devam eder,abhazya'ya kadar uzanır ve yine karadeniz'de nihayete erer.
kitap,deniz arkeoloğu jack howard'ın  kayıp kıta atlantis'e ait bir disk bulması ve arkadaşlarıyla karadeniz'de yaptıkları su altı çalışmalarını anlatıyor.
kitap tam bir tarih ve su altı araştırmaları ders kitabı gibi.kitabı okurken ancak böyle araştırma yapmış,konuya sonuna kadar hakim birinin böyle bir kitap yazabileceğini düşünüyorsunuz ki,yazar da zaten su altı arkeolojisi 
doktoru.
ben kitaptan son derece zevk aldım.son dönem okuduğum ve beğenmediğim kitapları hatırlayacaksınız.o yüzden bu kitap bütün o kötü kitapların üstüne çok iyi geldi :)
bol bilgi,sonuna kadar macera,sağlam karakterler,her şeyi yerinde bir kitaptı.
kitap bana dan brown'nın kitaplarını çok hatırlattı.yalnız sanki yazarın dilinde bir küçük eksiklik vardı.biraz daha dili iyi olsa sanki dan brown okuyormuşum gibi hissedecektim.ama bu kitap yazarın ilk romanı olduğu için sonuna kadar başarılı bence.bundan sonra elime diğer kitapları geçerse hiç tereddüt etmeden alır okurum.
kitaptaki teknik bilgilere,arkeologların araştırmaları için sahip oldukları teknolojiye hayran kalmamak elde değil.bir küçük ayrıntı;kitapta müslümanlar her zaman olduğu gibi batı tarafından terörist olarak gösterilmiş ama türk müslümanlara  hiç ellenmemiş.
kitabı rahatlıkla tavsiye ediyorum.zevkle okuyacaksınız.

kitaptan pasajlar 
....gelibolu gayet net bir şekilde görülüyordu,büyük bir parmak şeklindeki ada ege denizi'ne doğru uzanmış ve çanakkale'nin kuzey sınırını oluşturmuştu.tam altında hisarlık,yani truva destanının geçtiği bölge yer alıyordu.bir tarih burgacındaydılar,denizle karanın daraldığı,islam'ın yükselişine karşı  ilk tepkilerle birlikte,güneyden kuzeye,doğudan batıya yoğun insan hareketlerini bir baca gibi akıttığı bir yerdi burası.sakin ve huzurlu görüntü,truva kuşatmasından,gelibolu'daki kıyımına,birinci dünya savaşı'na kadar yaşanan kanlı çatışmaları gizliyordu bağrında.

..."istanbul benim en sevdiğim şehirlerden biri,"dedi jack."bir kez yolunu bulmayı becerirsen,hayal edebileceğin en zengin tarihi dokuyla karşılaşıyorsun."

david gibbins


David Gibbins (d. 1962) Kanada'lı sualtı arkeoloğu ve yazar.
İngiliz asıllı her ikisi de akademik olarak bilimle uğraşan anne ve babadan Saskatchewan, Kanada'da doğmuştur. Çocukluk ve gençlik yıllarında çoğunluğu deniz seyahati olmak üzere pek çok yeri görme imkânına kavuşmuştur. İngiltere'de Bristol Üniversitesinde Eski dönem Akdeniz ile ilgili çalışmalarından dolayı ödül ve derce almıştır. Cambridge Üniversitesinde arkeoloji doktorasını tamamlamıştır.
Scuba dalışlarına 15 yaşından itibaren başlamış ve pek çok batığın araştırılmasında yer almıştır. Ekibi ile beraber 1999-2000 yıllarında Türkiye civarında bulunan 5. yüzyıla ait bir geminin keşfinde yer almıştır.
Eğitim ve akademik hayatı sonrası yazarlık serüveni başlamış ve İngiltere'de 2005 yılında yayınlanan Atlantis kitabı 28 dile çevrilerek yarım milyonun üstünde satış rakamına ulaşmıştır. İkinci kitabıCrusader Gold ise 2006 Haziranında okurlarla buluşmuştur.
sıkılmadan zevkle okunacak bir kitap.iyi okumalar.

bir de arkadaşımın bana önerdiği atlantis belgeselinin linkini de vereyim
atlantis ;bir dünyanın sonu,bir efsanenin doğuşu
iyi seyirler,iyi okumalar...

4 Eylül 2013

Kuroshitsuji


izlediğim ve ennn beğendiğim animedir kuroshitsuji.
adı da bir zor ki sormayın :)
konusu kısaca şöyle (alıntı )

Hikayemiz Viktorya döneminin İngilteresi'nde, karanlik bir atmosferde geçiyor. Aristokrat bir aileden gelme 12 yasindaki Ciel Phantomhive, evinin yanisi, ailesinin öldürülüsü ile kayiplara karismasinda 2 yil sonra aniden yaninda onu gölge gibi izleyen bir hizmetkarla geri döner. Artik Lord Phantomhive olan bu simarik görünen küçük velet, babasindan kalan baska bir mirasa da sahiptir; Kraliçe'nin bekçi köpekligi. Sadik usagi Sebastian ile beraber kraliyet ailesinin kirli islerini yaparken bir yandan da ailesinin intikamini almak için çabalar. Kimsenin bilmedigi seyse sevgili usagi Sebastian'la aralarindaki bag, kimsenin anlayamayacagi derinlik ve garipliktedir...Hikayenin en güçlü yani karakter islenisi ve çesitliligi; umarim çelik gibi iradesi ile ruhu seytanlarin agzinin suyunu akitan Ciel Phantomhive ve ugruna satanist olunasi iblis Sebastian Michealis'in maceralari hosunuza gider.(Animelegance ğğğğub'dan alıntıdır)





bu animeyi şiddetle tavsiye ediyorum efendim :)

anime trailer

 

izlenilesi bir animedir kuroshitsuji,hele sebastian,aşık ol yani adama :)))
ama benim meselem bu anime değil,çekilecek filmi.daha geçen sene nette filme uyarlanacağını okumuştum ve o zamandan beri heyecanla o günün gelmesini bekliyordum sonunda çekimlerine başlanmış ve traileri de yayınlanmış.
ama sebastian rolünü oynayan oyuncuyu hiç beğenmedim.japonya'nın en yakışıklı adamı takeshi kanhesiro duruken bu adamı nereden bulmuşlar bilmem :P
tabi önce bir filmi izlemek lazım,belki rolünün hakkını vermiştir.
film en kısa zamanda tamamlanır da biz de izleriz inş.heyecanla ve merakla bekliyorum bakalım animesinden daha iyi mi olacak yoksa vasatı geçemeyecek mi ?
inş iyi bir souç olur.

filmin traileri 

 

ajanda tasarımları..


geçen sene major depresyon geçirdiğim zamanları blogu takip edenler hatırlayacaklardır :) gerçi bu aralarda kafam bir deli esmiyor değil :) aman Allah korusun.bazen hüzünleniyor insan işte.hepimize olur,dağılır dağılır toparlanırız,hayat bunu gerektirir.
neyse gelelim meselemize blogu takip edenler hatırlayacaklardır demiştim ya işte bu tasarladığım defterleri hatırlayacaklardır demek istedim :) aman ben ne demek istediğimi biliyor muyum sanki :) siz anlayıverin işte,beni bu saatte fazla yormayın :) zira bu resimleri ve yazıyı sabahın üçünde yazıyorum :)
hakikaten kafam bir deli esiyor :)
bu deri kaplı defter tontiş kız kardeşimin hediyesi.ben sadece prensesime toka diye aldığım bu tüylü aparatı deftere ayraç yaptım :) sanki hususi defter için tasarlamışlar tokayı renkleri cuk oturdu )


bundan sonrakileri hep ben tasarladım. 


bu kurdaleler annemin mefruşat kursuna giderken aldığı kurdaleler :)


bu kitap ayracı da benim tasarımım :) defterimle ne de güzel uyum sağladılar,aferim onlara :)






bu saate bu kadar yeter :)

2 Eylül 2013

japan style

tam benlik :)
bu salaş kıyafetlerin hepsini istiyorum tabi çizmelerle birlikte :)
sonbaharın haberci eylül ayına girdiğimiz bu günlerde -ki daha havalar çok sıcak :) -
sonbahara  yakışır çok hoş tasarımlar.
aslında japonlar minnak kıyafet giyerler :) ve modaları gerçekten çok şşık o yüzden bu salaş kıyafetleri görünce ben çok şaşırmıştım.bu kıyafetleri geçen sene bir sitede görmüştüm ama hangi siteydi hiç hatırlamıyorum :/
işte bir birinden hoş salaş kıyafetler










Related Posts with Thumbnails