hocamın kaleminden ve bilgisinden bir güzel islam felsefesi çalışması daha..
Beyruni-ibn sina tertışması
İslam dünyası’nın iki büyük düşünürü beyruni ve ibn
sinia’nın felsfe,matematik,fizik gibi konularda karşılıklı mektulaşıp düşün
dünyasına yaptıkları bu büyük katkının kaleme alındığı bu kitapta daha önce hiç
aklınıza gelmeyen,belki de gelemeyecek olan pek çok konu hakkında soru cevap
şeklinde yazılmış olan bilgilerle adeta donanacaksınız.yani kimin aklına gelir
ki feleğin dışında boşluk var mıdır yok mudur,felek tam yerinde midir değil
midir,felek ağır mıdır yoksa hafif midir ? sorularını sormak.
Bu büyük düşünürler (tabiri caiz ise adamlar ) kafalarında
neleri bitirmişler ki bunları düşünüp kendisinden daha iyi bildiğini düşündüğü
bir bilene sorsunlar.ben kitabı okurken şöyle düşündüm;biz nelerin
peşindeyiz,bu adamlar nelerin peşinde J
ama bu sözümün üzerine hocamın da ( ki kendisi kitabın yazarı) dediği gibi ; bu
kadar da yeter J
,denecek kadar akala hayale gelmeyen şeyler üzerinde düşünüp yazsınlar.
Kitapta beyruni,ibn sina’ya toplam 28 tane soru
soruyor,ardından ibn sina’dan aldığı bazı cevaplara da itiraz ediyor.ben soruyu
anlayayım,sonra cevabı anlayayım diye çatır çatır uğraşıp çatlarken, ahanda tam
anlamış gibiyim deyip sevinme arefesinde şöyle bir rahatlama pozisyonuna
geçmeden önce, beyruni kalkıp aldığı cevaba ne olduğunu artık anlamaktan vaz
geçtiğim itirazlarda bulunuyor.
Ayrıca hocamın bunları araştırp tercümeleri bir araya
getirmesi,benim kafama takılan soruları bilahare cevaplaması ve beni kırmaması
da cabası.doğrusu bu soru cevaplarda ben kendimi beyruni gibi
hissederken,hocamı da ibn sina gibi düşündüm.demek ki düşünen,okuyan,araştıran
ve soran bir öğrenci oldu mu hangi çağda yaşanırsa yaşansın hocalar o öğrencisi
için bütün imkanlarını seferber edebiliyor.bir de eskiden mektuplaşarak soru
cevap yönetemiyle birbirlerini aydınlatan düşünürlerin olaması da ayrıca
etkileyiciydi.bugün bu İslam düşün geleneği sanırım ki (maalesef) yok.hem bu
İslam düşün geleneğinin hem de böyle büyük düşünürlerin yeniden İslam dünyasını
ışıklandırması duasıyla..
Beyruni’nin ibn sina’ya yönelttiği 28 sorunun içeriğinden
çok bahsetmeyeceğim zira hocam bunu bir kitapta anlatmış,ben bir blog postunda
bunun altından kalkamam.ama sorulardan,cevaplardan ve bu DÜŞÜŞNEN ADAMLARDAN
çok etkilendiğimi ve hayran kaldığımı söylemeliyim.
Felsefeye ki özellikle İslam felsefesine ilgisi olanların bu
tartışmanın içeriğinden (beyruni-ibn
sina tartışması) haberdar olamsı gerekiyor.ama şunu da belitmeliyim ki bu
kitabı anlamak için Aristo’yu bilmek gerektiği gibi fizik ve matematikte bilmek
gerekiyor.zira hocam bana özellikle fizik bahsi içeren konular üzerinde
duramamamı salık verdi.hocam,Aristo,fiziği metafizik bir şekilde açıklar dedi
ki,sen daha çok felsefe içerikli soruları oku…ben de öyle yaptım.işte böyle J
Daha ne söyleyebilim diye bayağı düşündüm ve şunu
söyleyebilirim;kitap benim karnımı bir hayli doyurdu J yani benim felsefeyi ne kadar
sevdiğimi beni tanıyanlar artık çok iyi
bildikleri için kitabı okurken ben bütün cüzlerimle doydum :P J)
Yalnız önemli bir noktaya değinmek istiyorum ki kitapta,hocam
birkaç kere zikretmiş;beyruni’nin yapmış olduğu itirazlar aristo’nun vardığı
sonuçlara değil muhakeme tarzını eleştirmiştir,şeklindeydi.
Keyifle okudum,sizde okuyun.Allah nasip ederde İslam
felsefesinden yüksek lisans yapabilirsem benim yazacağım kitaplarımı da okuyun.
J
yazdıklarım,yazacaklarımın teminatıdır :P diyor ve huzurdan
ayrılıyorum.barış,refah,mutluluk,sağlık dolu günler dilerim…
arka kapak:
Beyruni (Biruni) ve İbn Sina,Türk İslam düşünce tarihinde iki önemlii zirveyi oluşturmaktadır.Bunlardan Beyruni,bilimsel çalışmalarıyla yaşadığı çağa adını vermiş,İbn Sina ise felsefe ve tıpta dünyanın en önde gelen birkaç hekimi arasında yer alarak Şeyhu'r-Reis unvanını almayı hak etmiştir.
Bu iki şahsiyet arasında özellikle felsefe,bilim,astronomi ve matematikle ilgili bazı konularda soru-cevap çeklinde yapılan bir takım yazışmalar buşlunmaktadır.Bu yazışmlarda beyruni soran taraf ve İbn Sina ise sorunun muhatabı olarak yer almıştır.Tartışmanın yaşandığı ve kayda geçiirildiği tarih kesin olarak bilinmemektedir.Muhtemelen bu olay 1000 yılından sonra (1003 ya da 1009 yılı ) yapılan sözlü bir tartışma olup,daha sonra soru-cevap şeklinde yeniden ele alınarak,kayda geçirilmiştir.
Elinizdeki bu çalışma,her iki düşünür arasında tespit edlebilen soru ve cevapları okuyucuya iletmeyi hedeflemektedir.
kitabı anlamak için uğraştığım yoğun çabaların resmidir efem :))
beyruni'nin kısaca bilimine bir bakış
trt avaz belgesel
beyruni
vikipedi:
Bîrûnî (d. 4 Eylül 973 - ö. 13 Aralık 1048)[1], Fars[2][3][4] kökenli Müslüman bilgin. Tam adı Ebu Reyhan Muhammed bin Ahmed el-Birûnî (Farsça: بیرونی , Arapça: ابو الريحان محمد بن احمد البيروني) dir. Batı dillerinde adı Alberuni veya Aliboron olarak geçer. Gökbilim,matematik, doğa bilimleri, coğrafya ve tarih alanındaki çalışmalarıyla tanınır
hayatı
Bîrûnî, Orta Asya'da tarihi bir bölge olan Harezm'de doğdu. Küçük yaşta babasını kaybetti. Harezmşahlar tarafından korundu,saraydamatematik ve astronomi eğitimi aldı. Buradaki hocaları İbn-i Irak ve Abdussamed bin Hakîm'dir. Bu dönemde daha 17 yaşındayken ilk kitabını yazdı. Harezmşah Devleti Me'mûnîler tarafından alınınca Bîrûnî de İran'a giderek bir süre burada yaşadı. Daha sonra iseZiyârîler tarafından korunmaya başlandı. El Âsâr'ul Bâkiye adlı kitabını Ziyârîlerin sarayında yazmıştır. İki yıl da burada çalıştıktan sonra memleketine geri döndü ve Ebu'l Vefâ ile gök bilimi üzerine çalışmaya başladı.
1017'de Gazneli Mahmut, Harezm Devleti'ni yıkınca Birûnî de Gazne şehrine gelerek burada Gazneliler'in himayesine girdi. Sarayda büyük itibar gördü ve Gazneli Mahmut'un Hindistan seferine katıldı. Burada Hint bilim adamlarının dikkatini çekti ve Hint ülkesi alınınca daNendene şehrine yerleşerek bilimsel çalışmalarına burada devam etti. Sanskritçeyi öğrenerek Hint toplumunun yaşamı ve kültürü üzerine çalıştı.
Buradan tekrar Gazni şehrine döndü ve yaşamının geri kalan kısmını bu şehirde tamamladı. Bu dönem Bîrûnî'nin en verimli zamanı sayılmaktadır. Uzun zamandır hazırladığı Tahdîdu Nihâyet'il Emâkin adlı eserini bu döneme denk gelen 1025 yılında yayınladı. Astronomi üzerine yazdığı Kanûn-i Mes'ûdî adlı eserini Gazneli Mahmud'un oğlu Sultan Mesud'a ithaf etmiştir. Birûni 13 Aralık 1048 yılında vefat etmiştir.
Çalışmaları:
Çok yönlü bir bilim adamı olan El-Birûnî, ilk öğrenimini Yunan bir bilginden aldı. Tanınmış ve seçkin bir aileden gelen Harezmli matematikçi ve gökbilimci Ebu Nasr Mansurtarafından kollanan El-Birûnî, ilk çalışmalarını bu alimin yanında yaptı. İlk eseri, "Asar-ül Bakiye"dir.
El-Bîrûnî’nin eserlerinin sayısı yüz seksen civarındadır. Yetmiş adet astronomi ve yirmi adet de matematik kitabı bulunmaktadır. Tıp, biyoloji, bitkiler, madenler, hayvanlar ve yararlı otlar üzerinde bir dizin oluşturmuştur. Ancak bu eserlerden sadece yirmi yedisi günümüze kadar gelebilmiştir. Özellikle Bîrûnî'nin eserlerinin Ortaçağ'da Latince'ye çevrilmemiş olması, kitaplarının ağır bir dille yazılmış olmasının bir sonucudur. Ancak Bîrûnî kendisinin de dediği gibi, yapıtlarını sıradan insanlar için değil bilginler için yazmaktaydı.
Yine Harezmi "Zîci'nin Temelleri" adlı yapıtının 12. yüzyılda Abraham ben Ezra tarafından İbranice'ye çevrildiği bilinmektedir. Batı'nın Birûni ilgisi ise 1870'lerde başladı. O günden bugüne Birûni eserlerinin bazılarının tamamı veya bir kısmı Almanca ve İngilizce'ye çevrildi.
Mektuplarından, Bîrûnî'nin Aristo'yu bildiği anlaşılır. İbn Sînâ gibi önemli bilginlerle beraber çalışan Bîrûnî, Hindistan'a birçok kez gitti. Bu nedenle Hindistan'ı konu alan bir kitap yazdı. Onun bu kitabı birkaç dile çevrildi. Birkaç dile çevirilen bu kitap çoğu bilgine örnek oldu. Birûni’nin bir tane de romanı vardır.
Matematik
Bîrûnî'nin matematikçi yönü, en çok bilinen yönüdür. Yaşadığı yüzyılın en büyük matematikçisi olan Bîrûnî, trigonometrik fonksiyonlarda yarıçapın bir birim olarak kabul edilmesini öneren ilk kişi olupsinüs ve kosinüs gibi fonksiyonlara sekant, kosekant ve kotanjant fonksiyonlarını ilave etmiştir. Bîrûnî’nin bu yönü Batı Dünyası tarafından ancak iki asır sonra keşfedilip kullanılabilmiştir.
Bîrûnî’nin trigonometriyi kullanarak bir dağın yüksekliğini ölçtüğü, sonra da yükseltisini bildiği bu noktadan ufuk alçalması açısının ölçülmesi yoluyla meridyen yayı uzunluğunu hesaplaması da geometri açısından önemli bir çalışmasıdır. Meridyen yayı uzunluğunun ilk kez Bîrûnî tarafından bu yöntemle bulunması yaygın bir kanıdır. Ancak Bîrûnî bu yöntemi başka bir bilginden aldığını belirtmiştir.[kaynak belirtilmeli]
Astronomi
Bîrûnî'nin astronomi alanında yaptığı çalışmaların başında Sultan Mesut'a 1010'da sunduğu "Mesudî fi'l Heyeti ve'n-Nücum" adlı yapıtı gelmektedir. Bu yapıt günümüze gelmiş olup bu konuda yaptığı çalışmalarının bir kısmı kayıptır. Kanun adlı eserinde Aristo ve Batlamyus'un görüşlerini tartışma konusu yaparak Dünya'nın kendi ekseninde dönüyor olma olasılığı üzerinde durması bilim tarihi açısından önemlidir. Ancak bu konuda kesin bir sonuca varamadığı varsayılan Bîrûnî'nin günümüze değin bu konuda bir eseri ulaşmamıştır.
"Nihâyâtü'l-Emâkin" (Türkçe: Mekânların Sonları) adlı yapıtı, coğrafyadan, jeoloji ve jeodeziye kadar bir dizi konudaki yazılarını içerir. Sultan Mesut'a sunduğu "el-Kanunü'l-Mesudi", Bîrûnî’nin astronomi alanındaki en önemli yapıtıdır. Bilim tarihçilerine göre o, Kopernik'le başlayan çağdaş astronominin temellerini atmıştır.
Ayrıca gerilim düzleminin gök apsisine göre eğikliğini de (enlem eğikliği) Kas, Gürgenç ve Gazne'de yaptığı çeşitli hesaplamalarla aslına çok uzak değerlerde bulmuştur. Ayrıca birçok elementli ve bileşikli hesaplayabilmiştir. Boylamın belirlenmesi gerilimininkine nazaran daha zor olduğundan Bîrûnî, iki nokta arasındaki boylam farkını enleme ve aradaki toplam uzaklığa dayanan bir formülle hesaplama yoluna gitmiş, ölçme ve gözlemlerinde hata payını en aza indirgemek için uğraşmıştır. Bunun yanında gözlem aletlerinin boyutunu büyütmek yerine onları çapraz çizgilere bölmeleyerek duyarlılığı arttıracağını keşfederek verniye ilkesinin temellerini atmıştır. Aşağıda ekliptik eğimin değerini bulan bazı bilim adamlarının ortaya attığı sayı değerleri bulunmaktadır:
Eserleri
Bîrûnî'nin onlarca yapıtı arasında en çok bilinenleri aşağıdaki gibidir:
- El-Âsâr'il-Bâkiye an'il-Kurûni'i-Hâli-ye
- El-Kanûn'ül-Mes'ûdî
- Kitâb'üt-Tahkîk Mâ li'l-Hind
- Tahdîd'ü Nihâyeti'l-Emâkin li Tas-hîh-i Mesâfet'il-Mesâkin
- Kitâbü'l-Cemâhir fî Mâ'rifet-i Cevâ-hir
- Kitâbü't-Tefhîm fî Evâili Sıbaâti't-Tencîm
- Kitâbü's-Saydele fî Tıp
biruni animasyonu
ibn sina:
vikipedi
İbn-i Sina (Farsça: ابن سینا; tam adı: Abū ʿAlī al-Ḥusayn ibn ʿAbd Allāh ibn Al-Hasan ibn Ali ibn Sīnā; d. 980 Afşana Köyü, Buhara- ö. 21 Haziran 1037 Hamedan) Tıp adamı, fizikçi, yazar, filozof ve bilim insanı.
Buhara yakınlarındaki Afşana köyünde (Özbekistan) Hicri 370 (M.S 980) yılında dünyaya gelmiş ve Hamedan şehrinde (İran) 427 Hicri (Miladi 1037) tarihinde vefat etmiştir. Tıp ve Felsefe alanına ağırlık verdiği değişik alanlarda 200 kitap yazmıştır. Batılılarca, Orta Çağ Modern Biliminin kurucusu ve hekimlerin önderi olarak bilinir ve "Büyük Üstad" ismi ile tanınır. Tıp alanında yedi asır boyunca temel kaynak eser olarak süre gelen El-Kanun fi't-Tıb (Tıbbın Kanunu) adlı kitabı ile ünlenmiş ve bu kitap Avrupa üniversitelerinde 17. asrın ortalarına kadar tıp biliminde temel eser olarak okutulmuştur.[1][2][3][4][5][6] Fars veya Türk[7][8] bilim insanıdır
İbn-i Sina, Kuşyar isimli bir hekimin yanında tıp eğitimi aldı. Değişik konular üzerine 240'ı günümüze gelen 450 kadar makale yazdı. Elimizdeki yazıların 150 tanesi felsefe 40 tanesi de tıp üzerinedir. Eserlerinin en ünlüleri felsefe ve fen konularını içeren çok geniş bir çalışma olan Kitabü'ş-Şifa (İyileşme Kitabı) ile El-Kanun fi't-Tıb'dır (Tıbbın Kanunu). Bu iki eser ortaçağ üniversitelerinde okutulmuştur. Hatta bu eser Montpellier ve Louvain'de 1650 yılına kadar ders kitabı olmuştur.
Samanoğulları sarayı kâtiplerinden Abdullah Bin Sina'nın oğlu olan İbn-i Sina (Batı'da Avicenna adıyla tanınır), babasından, ünlü bilgin Natili'den ve İsmail Zahit'ten ders aldı. Geometri (özellikle Öklid geometrisi), mantık, fıkıh, sarf, nahiv, tıp ve doğabilim üstüne çalışmalar yaptı. Farabi'nin el-İbane's[9] aracılığıyla Aristoteles felsefesini ve metafiziğini öğrenip, hastalanan Buhara prensini iyileştirince (997) saray kütüphanesinden yararlanma olanağına kavuştu. Babası ölünce, Cür-can'da Şirazlı Ebu Muhammed'ten destek gördü (Tıp Kanunu'nu Cürcan'da yazdı). Çağında tanınan bütün Yunan filozoflarının ve Anadolu doğacılarının yapıtlarını incelemiştir.
Metafizik[değiştir | kaynağı değiştir]
İbn-i Sina'ya göre metafiziğin temel konusu, "vücudu mutlak" olan Allah ile yüce varlıklardır. Vücut (var olan) üçe ayrılır: Olası varlık ya da ortaya çıkan ve sonra yok olan varlık; Olası ve zorunlu varlık (tümeller ve yasalar evreni, kendiliğinden var olabilen ve bir dış neden sayesinde gerekli olan varlık); özü gereği gerekli olan varlık (Allah). İbn-i Sina Allah'ı "Vacib-ül Vücud" yani 'varlığı zorunlu olan' olarak belirtir ve bu fikir ona hastır.
Ruhbilim
İbn-i Sina, ruhbilimin, metafizik ile fizik arasında bağlantı kuran ve bu iki bilimden de yararlanan bir bilgi alanı olduğunu savunmuş, ruhbilimini üç ana bölüme ayırmıştır: Akıl ruhbilimi; deneysel ruhbilim; tasavvuf ya da gizemci ruhbilim. İnsanların ruhlarının müzikle tedavi edilebileceğini öne sürmüş ve bu yöntemi geliştirmiştir.
Akıl
Bu konudaki görüşleri Aristotales ve Farabi'den farklı olan İbn-i Sina'ya göre, akıl 5 çeşittir; bilmeleke (ya da 'olası akıl' açık-seçik ve zorunlu olanları bilebilir); he-yulâni akıl (bilmeyi ve anlamayı sağlar); kutsi akıl (aklın en yüksek aşamasıdır ve her insanda bulunmaz); muste-fat akıl (kendisinde bulunanı, kendisine verilen "makûllerin " suretlerini algılar); bilfiil akıl ("makûl"leri yani kazanılmış verileri kavrar). İbn-i Sina, akıl konusunda, Eflatun'un idealizmi ile Aristoteles'in deneyciliğini uzlaştırmaya, birleştirici bir akıl görüşü ortaya koymaya çalışmıştır.
Bilimlerin sınıflandırılması]
İbn-i Sina'ya göre bilimler madde ve biçim ilişkisi bakımından üçe ayrılır: El-ilm ül-esfel (Doğa bilimleri ya da aşağı bilimler), maddesinden ayrılmamış biçimlerin bilimidir[kaynak belirtilmeli]; mabad-üt-tabia (metafizik), el-ilm'üll-âli (mantık ya da yüksek bilimler) maddesinden ayrılan biçimlerin bilimleridir;el-ilm ül-evsat (matematik ya da orta bilimler) ancak insanın zihninde maddesinden ayrılabilen, bazen maddesiyle birlikte, bazen ayrı olan biçimlerin bilimidir.[kaynak belirtilmeli]
Kendisinden sonraki Doğu ve Batı filozoflarının çoğunu etkileyen İbn-i Sina, müzikle de ilgilenmiştir. 250'yi aşkın yapıtının başlıcası olan Şifa ve Kanun, felsefenin temel yapıtı sayılarak, uzun yıllar boyunca pek çok üniversitede okutulmuştur.
Eserleri
- El-Kanun fi't-Tıb, (ö.s), 1593, "Tıpta Kanun"(Tıp ile ilgili zamanının bilgilerini ihtiva eder. Orta çağda dört yüz yıl Batı'da ders kitabı olarak okutulmuştur. Latinceye on çevirisi yapılmıştır.)
- Kitabü'l-Necat, (ö.s), 1593, ("Kurtuluş Kitabı"Metafizik konularda[kaynak belirtilmeli] yazılmış özet bir eserdir. )
- Risale fi-İlmi'l-Ahlak, (ö.s), 1880, ("Ahlak Konusunda Kitapçık")
- İşarat ve'l-Tembihat, (ö.s), 1892, ("Mantık, Fizik ve Metafizik bölümlerini içerir. 20 bölümden oluşur.)
- Kitabü'ş-Şifa, (ö.s), 1927, ("Mantık, Matematik, Fizik ve Metafizik konularında yazılmış on bir cilt hacimli bir eserdir. Birçok kere Latinceye çevrilmiş ve ders kitabı olarak okutulmuştur."). Mantık bölümü, Giriş, Kategoriler, Yorum Üzerine, Birinci Analitikler, İkinci Analitikler, Topikler, Sofistik Deliller, Retorik ve Poetika kitaplarından oluşur. Tabiat Bilimleri bölümü, Fizik, Gökyüzü ve Âlem, Oluş ve Bozuluş, Etkiler ve Edilgiler, Mineroloji ve Meteoroloji, Psikolıji, Botanik ve Biyoloji kitaplarından oluşur. Matematik Bilimleri bölümü, Geometri, Aritmetik, Musiki ve Astronomi kitaplarından oluşur. Yirmi ikinci ve son kitap ise Metafizik'tir.
trt avaz belgesel
ibn sina
bir kez daha,bir kez daha hocamdan çok güzel bir kitaptı.hatırını kırmayın ve felsefeye/islam felsefesine merakınız varsa muhakkak alın okuyun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yorumlarınız için teşekkür ederim :)