16 Ocak 2019

evrenin sonundaki restoran,douglas adams..


#birotostopcunungalaksirehberi
İkinci kitap bitti,yalnız Kabalcı yayınlarını sevmeme rağmen çeviriyi hiç sevmedim.Bir türlü kitabın içine giremiyorsunuz.
Alabildiğince absürd bir bilimkırgu macera...
Evrenin aslında zamanın sonuna goğru çıkılan bir yolculuk..


galaktik cumhuriyetten ayrılmayın :))

dört arka tip,carl guctav jjung...



İlk #carlgustavjungkitabım ve kendisi kesinlikle boynuz kulağı geçer şeklindeki sözü doğrular nitelikte Freud'u geçmiş bence.Çok güzel bir psikolojik analız kitabıydı çünkü.Üç ana bölümden oluşuyor kitap arke tip,yeniden doğuş (psikolojik manada) ve masallarda ruhun fenomenolojisi.Her bölüm yine arke tip incelemesi üzerine.Arke tip irdelemesi kısmında annem-babam ve kardeşlerim üzerinde de düşünürken özellikle kendimi nasıl bir kız çocuğuydum nasıl bir anne oldum ve neden böyle bir anne oldum,şimdi olduğum kadının bu kadın olma nedenleri üzerinde ince ince düşündüm.(Çatlak olma nedenimin ailem olduğunu tabii ki de düşünmüyorum.🤭) Massallarda ki arke tip incelemesi sıkıcı olsa da Kur'an üzerinden ve özellikle Kehf suresi Yadi Uyuyanlar ve Hz.Hızır'la Hz.Musa'nın karşılaşmasının anlatıldığı ayetlerin arke tipi yorumlamaları çok enteresandı ama hulul vari yorumlara katıldığımı aöyleyemeyeceğim.Hasılı çok güzel bir kitaptı ve bundan sonra #jung okumaya devam ederim.💪Jung'un dili açık,anlaşılır ve akıcıydı.


keyifle kalın..

çocuk resimleri analizi ve psikolojjik resim testleri,sultanberk halmatov...



Çocuk Resimleri Analizi ve Psikolojik Resim Testleri yazarından kardeşimin bana getirdiği bir kitaptı.Kız kardeşim Ağrı'da yazar Yrd.Doç.Dr.Sultanberk Halmatov'dan psikolojik resim testleri üzerine kurs almıştı ve ben bu kitabı okuyunca neden bende baş vurmadım diye çok hayıflandım.Hizmet içi öğretmen eğitimi olur olmaz hemen başvurucam.💪Kitap resimlerle psikolojik kişilik analizi üzerine hazırlanmış.Çocuklara ve yetişkinlere uygulanabiliyor bütün projektif testler.Okul öncesi öğretmenleri,çocuk gelişimcileri,psikologlar,resim öğretmenleri gibi pek çok branja hitap ettiği gibi anne babalarda faydalanabilir.Ben çok şey öğrenerek keyifle okudum.


kitapla kaıln...

2018 en sevdiklerim...

2018 yılı için en sevdiğim kitapları size göstereyim dedim buna ek iki tane daha kitap var:matrix ve felsefe ve matrix ;)
yeni yılınız kuutlu olsun bu arada :)

aralık ayı bilançosu :)

Nerde o ayda yirmi iki kitap bitiren kaptan nerde o aralıkta on bir kitap okumuş yecüc ilen mecüc🙄 Ejderyalarımın adını daha önceden söylemiş olmalıyım değil mi? 😘😂
📚Türk Din Etnolojisi,Prof.Dr.Harun Güngör
📚Ölğmcül Hastalık ve Umutsuzluk,Soren Kierkegaard
📚Monodoloji,Leibniz
📚Kitleler Psikolojisi,Gustave Le Bon
📚Ruhun İhtirasları,Rene Descartes
📚İbn Rüşd'ün Felsefi Düşüncesi,Doç.Dr.Numan Yusuf Aruc
📚Felsefeyle Saadet Olmaz
📚Sokrates,Ahmet Cevizci
📚Eğitim:Bir Kitle İmha Silahı
📚Kitab-ı Mukaddes Üzerine Bir Çalışma,Yusuf Ulucan
📚Şalom,Tom Block
#aralikayiokuduklarim ☕

eğitim kitle imha savaşı,john taylor gatto...


Bir okul estantanesiyle başalayağım sözüme "Okulun son zili çaldığında tüm öğreciler sanki gün içerisinde işkenceye uğruyorlamışçsına arkalarına bile bakmadan arkadaşlarını ezerek son hız koşarak okuldan çıkarlar."
Hergün yaşanır bu olay istisnasız.Ha öğretmenlerin mesai bitiminde koşmasalarda koşar adımlarla günün bitimi şükrüyle evlerine gitmelerinden bahsetmiyorum bile.Peki neden okuldan bu kadar nefret edilir ve yine hergün gidilir? İşte Gatto bu zorundalığın arkasında ki devletsel sır perdelerini aralamış.Devletlerin daha kolay yönetebileceği yığınlar oluşturmanın en sistemsel adımıdır zorunlu eğitim.
Köleliğin kaldırılmasıyla insan yığınlarına en kolay nasıl hükmedilirin sırrını kapitalist sistem ve zorunlu eğitimle çözmüş devletler.Netice de halkımıza baktığımızda gelir düzeyi ve mesleği ne olursa olsun herkes doğru telaffuz etmeyi bilmesede İPhone kullanır ve ödemesi gereken binlerce liralık araba kredisi vardır.Üretmediğimiz teknolojinin sefasını sürer kazanmadığımız paranın lüksü içinde yaşarız.Peki bu durumu neden bu kadar kolay kabul eder halklar?Eğitim çarkından tek tipleştirilerek geçmiştir de ondan.Bununla da kalınmaz pasifize edilir halklar eğitimle apolitize edilir,kaderine rağzı bırakılır ve hergün sanal dünya ve reklamların bombardımanına da tutulur ki gördüğü herşeye ihtiyacının olduğınu zannetsin.Zaten itiraz etmemeyi öğrenmiştir zorunlu eğitimi boyunca,zihni ve ruhuda sanal dünya ve reklamlarla iğdiş edilince "istediğini!" gidip alabildiği için kendini özgür zanneden kolay yönetilir yığınlar çıkar ortaya.Işte #johntaylorgatto'da bir eğitimci olarak bazen de günah çıkartarak meslek hayatı boyunca edindiği bu tecrübeleri çok akıcı bir dille anlatıyor.Yazar Amerikan eğitim sistemini elştirmiş ama yöneten ve yönetilen olgusu evensel olduğu için hergün öğretmenler odalarında konuşulan konulardır bunlar.Muhabbetin sonunda da içler kararır ve yapacak bir şey yok herşeyin hayırlısı der konular kapanır.Tüm öğretmenlerin okuması gereken bir kitap değil bence yönetme güdümünün ardındaki gerçekleri ve zorunlu eğitimle yapılmaya çalışılan şeyi görebilmek adına tüm "yığınların" bir nebze de olsa yığınlıktan sıyrılabilmeleri adına okunması gereken bir kitap.Hayalleri elinden alınan ve kaderine razı olan köle toplumların oluşturulabilmesi için en sistemli yoldur zorunlu eğitim..Gatto'nun kalemine sağlık.#egitimbirkitleimhasilahi

arka kapak:

Okulun gerçek meselesi öğrenmek değil, başarıdır. Okulda dikkatler hiçbir zaman düşünme ya da performans kalitesine yönelmiş değildir; dikkatler tamamen farklı bir şeye, başaranların attıkları şeref turuna yetişmeye yönelmiştir.



Eğitim: Bir Kitle İmha Silahı adlı çalışma, John Taylor Gatto’nun, geleneksel okul eğitimi yaklaşımlarına geliştirilen eleştirilere eklediği tüyler ürpertici bir metafor…



Gatto bu çalışmasında, okulun insana verdiği zararın rasyonel ve kasıtlı olduğunu gösteriyor. Gatto’ya göre modern pedagojinin esas işlevi, nüfusu yönetilebilir kılmak. Zorunlu eğitim tuzağından kurtulmayı başarabilmiş insanlara ilişkin örneklerle dolu bu kitap, kişisel potansiyeli gerçekleştirmenin temel şartının farklı bir yetiştirilme ve beceri edinme şekli ile mümkün olabileceğini ortaya koyuyor. Gatto buna, “açık kaynak öğrenme” adını veriyor.



Acil sorunlara cevap veren ve bazı tartışmaları da beraberinde getireceği muhakkak olan bu kitap, mevcut eğitim sistemine dair şüphelere sahip olan herkesin ilgisini çekecek.

kitapla kalın...

ölümcül hastalık umutsuzluk,kierkegaard...


Jean Paul Sartre'ın 250 sayfa boyunca varoluşsal çığlıklar attığı Bulantı'sını okurken çok sevdiğim Haykom Cepkinimin hasıl-ı kelam niteliğinde ki şarkı sözleri "Gözümde yaş bomboş elim,hiç bir şeyin dibindeyim" kulaklarımda çınlamıştı.Varoluşsal kriz bu kadar net,bu kadar güzel ifade edilebilirdi....Varoluşsal felsefenin kurucularından kabul edilen Kieekegaard'ın umutsuzluk üzerine yazdığı bu kitabı da okurken en sevdiğim film kahramanın en sevdiğim repliği kulaklarımda çınladı.Ne diyordu Eoumnd oğlu Eomer "Umut bu topraklardan gitti."Umut etmeyi uzun bir süre önce bırakmış biri olarak Kierkegaard'ı okumak acı vermeliydi ama o da olmadı benim için.Yalnız umutsuzluk üzerine yapmış olduğu psikolojik tahliller çok sağlamdı.Özellikle ikinci bölümde ki dindar Hristiyan için yaptığı çözümlemeler keyfliydi.Gerçi "umutsuzluk günahkarlıktır"diyor ve bu bakış açısına göre ben düşünürümüz için günahkar bir kulum ama ilk bölümde yaptığı "umutsuzluğa bir kere bile kapılmamış insan yoktur"şeklinde ki psikolojik tahliline göre de sıradan bir modern çağ insanıyım.
#kierkegaard kitapta bu şekilde yer yer kendiyle çelişkiye düşüyormuş gibi görünse de bunun nedeni derin psikolojik tahlil gücünden kaynaklanıyor.Sabırlı,dikkatli ve derin bir okuma istiyor kitap.Bende sabır ve dikkat kısmı eksik o yüzden "of içimi şişirdin adam"kabilinden kendi kendime hayıflandığım oldu ama varoluşsal problemler yaşıyorsanız ve Aratorn oğlu Aragorn gibi "Hala umut var."diyorsanız ki Eomer gibi de düşünseniz bu kitabı okumalısınız.Arada patlar çatlarsınız ama olsun.🙊Bu arada Kierkegaard'ın da kendi içinde ince esprili bir dili var.Özellikle Hz.Ibrahim'in kurban olayını irdelediği Korku ve Titreme'sinde bu dil daha belirgin.Ben gerçekliğe olan inancını yitirmiş biri olarak varoluşsal felsefeyi sevmiyorum.Netice de "Kaşık yok!" hangi varlık...? Umutta yoksa geriye insan olmaktan ne kalır...? Geriye hiç bir şey kalmıyor,nur topu gibi bir depresyon ve mutsuzluk...Işte Kierkegaard'da bunun peşinde.Bir umut ve mutluluk formülü var mı peki?Onu da siz okuyunca görün..


arka kapak:
Soren Kierkegaard; şu Danimarkalı filozof, varoluşçuluğun babası... Kierkegaard’a göre umutsuzluk evrenseldir, çünkü insan sonluluktan sonsuzluğa geçişi umutsuzluk yoluyla gerçekleştirir. Umutsuzluk kaçınılmazdır, onu bir an olsun yabana atamayız. Benliğin iflah olmaz hastalıklarına karşılık umut üzerine topyekûn iyimser bir felsefe geliştirmek ruhumuza yapılabilecek en ağır saldırılardan biridir. Bir mustarip kötü bir teselliyle avutulabilir mi? Umut üzerine gerekli-gereksiz sarfedilen sözler ölümcül bir hastanın yanında yapılan gaflara benzeyecektir ve pek az teskin edicidir! Oysa umudunu sonuna kadar tüketmiş bir ruh hali gerçeği kavramak adına daha doğru bir adım atmış olur. Umutsuzluk kaçınılmazdır, insanın karşıtların bir sentezi olmasının, daha doğrusu diyalektik bir varlık oluşunun gereğidir. Sonlu varlığı ile sonsuz varlığı arasına sıkışan insan “kendi olma” sürecini umutsuzluk içinde yaşar.



Kierkegaard için umutsuzluk ölümcül hastalıktır. “Bu hastalıktan ölünmesinden veya bu hastalığın fiziksel ölümle sona ermesinden çok, bu hastalığın işkencesi, can çekişen ama ölemeden ölümle savaşan kişi gibi ölememektedir, sürekli bir can çekişme hali içindedir.” “Ölümcül hastalık dar anlamda kendisinden sonra hiçbir şey bırakmadan ölüme giden bir hastalık demektir. Ve umutsuzluk budur.” Umutsuzluğun özü yaşamın hiçbir şey olmamasıdır.



Kierkegaard bir dinin çerçevesi içinde yapıtlar üretmesine karşılık aynı zamanda insanoğlunun en temel sorunlarını ortaya koyar. Kierkegaard birden ve doğrudan varoluş gizeminin içine dalar. Hegel’de en üst noktasına ulaşan akıl ve sistem felsefesine karşı bireyin varoluşunun akıldışılığını, paradoksunu açığa serer.

felsefeyle kaıln...

monadoloji,leibniz...


#Monodoloji'yi ilk okuduğumda kıymetini anlamamışım,ikinciye okuduğumda ise #Leibniz,#Dekartes /Dekar abimi solladı.😄Leibniz'in çok sağlam Descartes eleştirileri var kitapta.😉 İlahiyatta okurken Leibniz çok kafamızı kırdırmıştı monadlar,monadlar diye.Yahu nedir bu Allah'ın cezası monadlar dediydik.😄Halbuki büyük bir numarası da yokmuş.🙊Felsefe tarihinin Sudur prensibinin Leibniz versiyonuyla söylemi aslında monodoloji.Her şey tanrıdan sudur ederek var olur.Tanrıya yaklaştıkça etkinleşir,
uzaklaştıkça etkinliğini kaybederek maddeleşir.
Kabaca söylemi bu.Bir ev hanımı kocasına karşı çok güzel kullanabilir bu teoremi.😉Mesela bir koca akşam eve geldiğinde hanım hanım yemek yaptın mı dediğinde:
sevgili kocacığım bugün tanrıdan çok uzaklaşmış ve etkinliğimi yitirmiş ve maddelelmiş hissediyorum kendimi o yüzden yemek yok,benden uzak tanrıya yakın olası annen daha etkin bir kadın gidip onda ziftlenebilirsin çok pardon kocacığım güzel mideni etkinleştirebilirsin diyebilir bence🤣Tabi bunun için de felsefeden anlayan bir koca lazım,yoksa herkese geçmiş olsun.🤣Hasılı sudur nazariyesi özellikle Helenistik dönemden İslam felsefesine uyarlanmaya çalışılmış en uyduruk düşüncelerden biri bence.Yani ben kendisinden hiç haz etmem.Kitabın monad bölümüde bence bu yüzden kısır kalmış.Öncesinden bir felsefi bilginiz yoksa monadın ne olduğunu ve nasıl işlediğini anlamak zor.Metafizik Konuşmalar bölümüne gelince Leibmiz'in tanrı hakkında Kitab-ı Mukaddes bağlamında ki düşüncelerinden oluşuyor.
Hristiyanlık kelamının temelini İbni Sina ve Farabi düşünceleri,Yahudi kelami ve kabalizmin özünü de İslam sufizmi oluşturduğu için Leibniz'in tanrı tasavvuru İslam kelamına çok yakın.Tabi farklar da yok değil.Kitabın da en keyifli kısmı metafizik konışmalardı,monodoloji kısmı da yer yer mantık ağırlıklıydı.Bu kez çok keyif alarak okudum.Tanrıya yakın ve etkin kalın azizim,kocaya neyim hacet yok.😄😄



felsefeyle kalın...

Related Posts with Thumbnails