30 Nisan 2019

Nisan Ayı Bilançosu...

#nisanayiokudıklarim
📚Işte İnsan,Michael Moorcock
📚Küresel Tam Hakimiyet,F.William Engdahl
📚Bilimkurgu Sinemasında Ciberpunk
📚Deli Kadın Hikayeleri,Mine Söğüt
📚Küçük Prens ve Felsefe-Jean-Philippe Ravoux,Varoluşun Anlamı.
📚Simyacı,Paulo Coelho
📚Küçük Kara Balık,Samet Behrengi


Keyifle,sağlıkla,kitapla kalın :)

29 Nisan 2019

Biraz ordan biraz da burdan...

 Son birkaç ayı size anlatmayı,içimi buraya dökmeyi ne de çok isterdim amma ve lakin kimliğimi bilenlerden mütevellit içimi dökmek için  açtığım bloguma yine içimi dökemiyorum...artık nasip dört yıl sonra yeniden yolunu tuttuğum psikiyatriste :) ki o da psikologla konışmak ister midin dedi :)  ee bende hayır demedim:)

 Neyse biz yarın Hatay yolcusuyuz.Kafa tariline ihtiyacım vardı.Sizde duacı kalın efendim.Buradan okuyan herkese dualarımı ve iyi dileklerimi gönderiyorum.Sevgiler...

İşte elimde okumaya devam ettiklerim falan filan....

23 Nisan 2019

Küçük Kara Balık,Samet Bahrengi...


İlk #sametbahrengi kitabımdı.Sıkılmasına sıkıldım ama güzel bir hikayeydi.
Merakla başlar ilk yolculuk,merak eden öğrenir ve deneyimle devam eder yolculuk..#Kucukkarabalık'ın yolculığu da böyle başladı ve fedakarlıkla devam etti.Sonunda ne mi oldu onu da siz deneyimleyin.
Öğrencilerime tavsiye ettim bugün ilk kez duymuşlar.Gerçi dedim bende bu yaşta ilk kez okuyorum ama okumanın yaşı olmaz.🤭

Arka kapak:


Kış ortasında bir akşam vaktiydi. Denizin en derin yerinde, yaşlı mı yaşlı bir balık nine sayıları on iki bini bulan çocuklarıyla torunlarını çevresine toplamış, onlara bir masal anlatıyordu...

Sağlıklı,mutlu,keyifli,iyi kalın...

20 Nisan 2019

Tepedeki Ev...


Size şahane ötesi bir dizi önereceğim.
İmdb puanı:8,7 ve kesinlikle hak ediyor.
Oyunculardan sadece Elizabeth Reaser tanıdık.Alacakaranlık filminden anne vampir Esme Cullen desem herkes hatırlar muhakkak :)
Shirley Jokson'un aynı adlı romanından uyarlanan dizi 10 bölümcük :)


Konusu kısaca şöyle;beş çocuklu bir aile yatırım amaçlı bir malikane alır.Ama eve taşındıktan sonra özellikle anne psikolojik olarak rahatsızlanır.Kardeşlerin en küçükleri ikizlerden kız olanı ise sürekli boynu eğri bir kadının hayalini görür.Sonra büyük trajediler yaşanır ve evden aikenin bir kısmı kaçmayı başarır.Aradan yıllar geçer ve ikizlerden kız olanın intihar haberi aileyi perişan eder. Derken yolları tekrar tepedeki evle kesişir.


Çok sıradan bir korku hikayesi gibi görünsede hikayeyi kronolojik sırayla işlememiş yönetmen.Hikaye geçmiş ve şimdiki zamanda gelgitlerle anlatılgı gibi polisiye bir kurgu da katılmış diziye.Çok anlatılabilecek türden değil.Pek çok sahnenin gizemi dizinin bir başka bölümünde çözülürken hoş bir gerilimle ilerliyor dizi.
Ya valla bak anlatılcak gibi değil,illa ki izlerseniz anlarsınız.
Üç günde bitirdik diziyi.
Son üç bölüme annem denk geldi ve adeta nefesimiz kesildi izlerken.
Son zamanların en iyi,en kaliteli korku dizisi.
Ama Amerikan yapımı o sulu zırtlak,yapışkan,kanlı filmlerinden değil.
İzleyin pilman olmazsınıx.

Trailer:


Sıra kitabını almakta.

İyi seyirler....

Mim...

Sevgili deeptone beni mimlemişti hastalıktsn,yoğunluktan anca fırsat buldum.Kendisine çook teşekkür ediyorum :)



Bahar Mimi


Bahar bir insan olsaydı aranız nasıl olurdu?

En sevdiğim mevsim ilkbahardır.Doğa yeniden canlanır,güneş açar,içini tatlı bir neşe ve heyecan kaplar.Yeşerir ağaçlar....
Aramız kesinlikle çok iyi olurdu.


Şu ana kadar yaşadığınız hayatın bahar kısmı hangi döneminiz?
 O dönemde neler yaşadınız?

Atandığım yaz hayatımın bahar dönemiydi,tüm aile bir arada ve çok mutluyduk.Emeğimin karşılığını almak çok güzeldi,ailece bir arada olmak çok güzeldi,yaz mevsiminde bahçeli evde yazı keyf ederek geçirmek çok güzeldi.
Hayatımın bahar dönemi oydu sanırım :)


Bahar bir arkadışınız olsaydı okumaya ihtiyacı olan kitabın hangisi olduğunu düşünürsünüz?

Ya bu mimleri hazırlayanlar ne yeyip ne içiyor arkadaş :D bu sorular nereden akıllarına geliyor :))) 
 Kitap aklıma gelmedi ama Güneşi Gördüüüüm filmini izleyebilir yani baharda anca güneş yüzü görüyoruz ya:)) Gerçi bu yıl çok kasfetli bir yıl oldu eylül bir güneş bir gitti nisan yirmi ara ki bulasın :))


Size baharı anlatan insanlar var mı çevrenizde? Varsa kimler?

Bana baharı,kışı,cennetti,cehennemi her şeyi yaşatmayı başarmış bir kişi var çevremde.
Sonra dostlar,kardeşlerim ve kızım hap baharımdır benim.


Bahar temalı bir yağlı tablo çizseniz içinde olmazsa olmazınız ne olurdu?
Kesinlikle ağaçlar,çiçekler,gökyüzü,pırıl pırıl güneş,yemyeşil çimenler olurdu.


Bahar yorgunluğu ile mücadele eder misiniz? Yoksa kendini baharın kollarına yorgunca bırakmayı tercih edenlerden misiniz?

Ayy bak bu iyi soru olmuş,bahar yorgunluğu,bahar depresyonu derken hergün battaniye içindeyim :)) Yok valla mücadele falan etmem battaniye içinde miskinlik ederim :))


Baharda gitmek istediğiniz coğrafya?

Kesinlikle Uzak Doğu olurdu.Japonya ve Güney Kore'ye gitmeyi çok isterdim.
Sakura ağaçlarının altında dolaşmak çok güzel olurdu.

Okuyan herkes yapsın efendim üzerinize borç oldu :))



15 Nisan 2019

İşte İnsan,Michael Moorcock...


Son zamanlarda okuduğum en keyifli romanlardan biri oldu İşte İnsan.
@ithakiyayinlari'nın bilimkurgu serisine ait kitabın kapak rengini överek söze başlamak istiyorum,turkuaz mavisi en sevdiğim.😊 Kitap sayesinde de hem yazar Michael Moorcock'la hem de bilimkurgunun çok farklı bir türüyle tanışmış oldum.Hikaye spoilera girmeden kısaca şöyle baş karakter bir agnostiktir ve zaman makinası yapmış bir bilim adamıyla tanışır bu sayede İsa'nın gerçek bir karakter mi yoksa fikir mi olduğunu öğrenmek için bir fırsat yakaladığından denek olmayı kabul eder ve M.S.29'a gider.Böylece bizde hem geçmişte hem de bugün de gel gitler yaparak baş karakter Karl'la din,bilim,inanç gibi konuları sorgularken buluruz kendimizi.Yazar kendi inançlarını bu bilimkurguyla çok güzel hikâyeleştirmiş ve bir agnostiği daha çok haklı çıkaracak yönde şekilleniyor kitap.Çünkü baş karakterimiz geçmişe gidince İsa'yı hiçte umduğu gibi bulmaz ve onun bir fikirden öte olmadığını anlar.Kitabın şaşırtıcı sonuda zaten bunu kanıtlar nitelikte.Ama çok keyifle,bir çırpıda okunan bir kitap.Bilimkurgu severlere,din felsefesi ve tarihi kurgu severlere öneririm kesinlikle kaçırmayın.
"Bilgi korkuyu yok eder. Korku olmadan din hayatta kalamaz." Fikir mi gerçekliğin sebebidir yoksa gerçeklik mi fikrin?' 
Arka kapak:

“Wells’in hiçbir zaman hayal edemeyeceğiZaman Makinesi’nin ta kendisi.” –Brian Aldiss
 
Nebula En İyi Kısa Roman Ödülü
 
“KORKU OLMADAN DİN HAYATTA KALAMAZ.”
 
Tolkien sonrası fantastik edebiyatın öncü ve en önemli yazarlarından olan Michael Moorcock yalnızca yarattığı efsanevi karakteri Elric’le değil, Yeni Dalga akımının yükselmesine sebep olan editörlüğüyle de türün kaderini doğrudan etkilemiş ender yazarlardan. Moorcock’ın kendi sınırlarını bile zorlayıp tabuları yerle bir ettiği bilimkurgu kitabı İşte İnsan ise Jungcu psikoloji temel alınarak yazılmış en cüretkâr zaman yolculuğu romanlarından biri.
 
Kafası sorularla dolu, problemli bir genç olan Karl Glogauer, İsa Peygamber’in son aylarına tanıklık etmek için zaman makinesiyle 1970 yılından M.S. 29 yılına yolculuk eder. Kutsal Topraklar’da Vaftizci Yahya ile karşılaşan Glogauer, bu mucizelerle dolu bölgede Nasıra’ya ulaşmak ve İsa’yı bulmak için yola çıkar.
 
İsa’yı bulduğunda ise hikâye oldukça çetrefilli bir hal alır zira bu tarihi figür, Nasıra’da bir marangoz dükkânının gölgelerinde saklanan ve değil peygamber olmak, hayatta kalmak için bile başkalarına ihtiyaç duyan bir insandır. Gelecekte vuku bulmuş geçmişinin peşini bırakmayan hayaletleriyle, insanlık tarihinin olması gerektiği gibi yaşanmasını sağlamak için harekete geçen Glogauer, hem yolculuğun sonuna hem de sorularının yanıtlarına adım adım yaklaşır.
 
Tarih değişmesin diye tarihe müdahale etmenin bedeli nedir? Fikir mi gerçekliğin sebebidir yoksa gerçeklik mi fikrin?
 
İşte İnsan, yanlış sorulara verilen doğru bir cevap

Küresel Tam Hakimiyet,William Wngdahl...


Ne zaman Yeni Dünya Düzeninden bahsedilse konu Matrix'e bağlanır ister istemez.Gelin görün ki bu tarz okumalar yaptığınızda da gerçeklik denilen şeyin aslında tam bir matrix olduğuna karar verirsiniz zira okumalarınız sonucunda anlarsınız ki dünya tarihi ve siyaseti devasa bir tahtada oynanan satranç oyunudur ve dünya gezegeni sakinleri bu perdeler arkasından oynanan oyunda masum piyonlardır...
Eski Başkan Obama başkan seçildiğinde ilk yaptığı Türkiye ziyaretinde üniversite öğrencileriyle buluşmuş(Yanılmıyorsam bir Ali Kırca programıydı.)ve her taşın altında Amerika'yı aramaktan vazgeçin demişti.Eski Başkana  Amerikalı yazar tarafından yazılmış bu kitabı okumasını salık veririm.Ne her taşı her kum zerresinin ardında Amerika var.🤭Kitap yakın Dünya ve Amerikan tarihine ışık tutuyor.Dünya üzerinde stratejik ve jeopolitik öneme sahip her noktada Amerika'nın cadı kazanını nasıl kaynattığına şahirlik ettiriyor.Küresel tam hakimiyette ki uzay bile buna dahil Amerikan planlarının ayrıntılarını anlatmaktan gurur duymuş yazar.Çok ayrıntılı bir kitaptı ve meraklısına tavsiye edilir.
Hiç merak ettiniz mi Matrix nedir,Ya gerçek,Ya Dünya tarihinin gerçeği...?
F.William Engdahl,Küresel Tam Hakimiyet
Arka kapak:

Wİlliam Engdahl'ın "Küresel Tam Hâkimiyet" kitabı ABD'de en çok sansürlenen haberler için verilen "2008 yılı En İyi Sansür Ödülü'nü almıştır

Küresel Tam Hâkimiyet. ABD nin yeni-muhafazakâr (neo-kon) beyin takımının gizli büyük plânı. Bu plânın gerçekleşmesinin birinci ayağında Renkli Devrimlerle sivil darbelerin hazırlanması. demokrasi ve insan haklarının silâh gibi kullanılması var iken: ikinci ayağında da askeri üslerin sayısının artırılarak ve gerektiğinde bir nükleer savaşın bile başlatılabileceği gerçeği var.

Ölüm Tohumları kitabıyla kalıtımı (genetiği) değiştirilmiş yiyeceklerin arkasındaki tehlikeleri tüm açıklığıyla anlatan iktisatçı ve siyaset bilimci yazar Wİlliam Engdahl. Küresel Tam Hâkimiyet kitabı ile de ABD. Rusya ve Çin arasındaki gizli çekişmelerin tüm gerçeklerini değerlendiriyor. Küresel Tam Hâkimiyetin önündeki engeller neler ve ABD bu engelleri aşabiliyor mu? Yoksa, dünya nükleer bir savaş çılgınlığına doğru mu sürükleniyor? "Türkiye Küresel Tam Hâkimiyet plânının neresinde yer alıyor?" sorularının cevapları ise, kitabın içinde gizli.

12 Nisan 2019

Havadan Sudan...

 Yeni aldığım kitaplarla karşınızdayım efendim.Görülmeyem kitaplarımı söyleyeyim önce Küçük Kara Balık ve Göğü Delen Adam.
Tanrının Bahçesinde Bir Kadını okudum muhtşemdi ve blogda yazısını okuyabilirsiniz.Aynından öğretmen arkadaşıma hediye aldım doğrusu çok mutlu olfu.Sezgin Kaymaz'ı ilk kez okuyacağım için heyecanlıyım ve iki değişik kitabı da kütüphaneme ekledim.
Kızımla birlikte Tepedeki Eve başladık ve bu akşam son bölümünü izleyeceğiz.Bir Netfilix dizisi efendim amma muhteşem bir dizi.Tavsiye ederim.Dizi bitince yazısını gireceğim.Ben bir de bir mim yazacaktım Deeptone'nin blogunda görmüştüm diye hatırlıyorum ama mim yazısını bulsmadım.Acaba hangi blogdaydı🤔kafa bi milyon🤪

Ve kahve keyiflerimden bir enstantaneyle huzurdan ayrılırım.Canım çok yazmak istiyor amma uzun yazı yazamıyorum ne hikmetse.
Sevgiler...

11 Nisan 2019

Varoluşun Anlamı,Jean-Philippe Ravaux...


Jean-Philippe Ravoux,Varoluşun Anlamı...
O kadar güzel bir kitapmış ki ve ben bu kitabı sadece iki liraya almıştım.Küçük Prens'in 20.y.y.'ın nasıl en büyük metafizik öğretisi haline geldiğini anlatan bir varoluşçuluk kitabı.Tam da beni iyi hissettirecek bir kitaba ihtiyacım var dediğim anda beni yoran Mine Söğüt kitaplarının ardından çok iyi geldi.Küçük Prens'le birlikte varlığımızın nedenine çıktığımız yolculuğu irdeleyen bir kitap.KüçüknPrens sadece küçüklere masal,büyüklere ise içindeki çocuğu kaybetme diyen mesajdan ibaret bir kitap değil,varolmanın dayanılmaz mutluluğuna ulaşmanızı sağlayabileceğiniz bir yolculuk diyen bir kitap.Nette dilinin karışık ve zor olduğunun yazıldığını gördüm amma ve lakin çok rahat okunan bir kitap,insanı iyi hissettiren,sahip olduklarına değil,varolduğu için adeta şükrettiren yani lafın icabı bir yerde😊 çok tatlı bir kitap.Küçük Prens hayranlarına muhakkak öeririm.Alice ve Felsefe,Matrix ve Felsefe,Hobbit ve Felsefe gibi kitapların izinden giden ve okuduğunuzda sizi iyi hissettiren bir eser.
Yalnız kapak tasarımı çok kötüydü,kesinlikle kitabın hafife al6nmasına sebep olacak bir his veriyor insana.

Arka Kapak:


Hiç düşündünüz mü? Küçük Prens nasıl 20. yüzyılın en büyük metafizik öğretisi haline geldi? Bir çocuk, bir pilot, gül, tilki, koyun ve yılandan oluşan kahramanlarıyla ilk başlarda bir çocuk edebiyatı yapıtı olarak nitelendirilen Küçük Prens'i filozoflar asla derinlemesine incelememişlerdi. Küçük Prens, 100'den fazla dünya diline çevrildi, 60 yıldan fazla bir zaman içinde kutsal kitaplar kadar satıldı ve okundu. Bu kitabın evrenselliğinin sırrı neydi? Ünlü Fransız felsefeci ve yazar Jean-Philippe Ravoux, Küçük Prens'in yüzlerce milyonu bulan okuruna bir varoluş anahtarı olarak sunmak için bu değerli kitabı kaleme aldı. Küçük Prens'in derin felsefi gizli anlamları ilk kez bu kitapla aydınlanıyor. Varoluşun Anlamı'nda yazar Küçük Prens'i ünlü Antik Çağ filozofu Platon ve "Düşünüyorum, öyleyse varım" sözünün yaratıcısı Descartes'ın eserleriyle karşılaştırarak inceledi.

Kitapla kalın....

Deli Kadın Hikayeleri,Mine Söğüt...


Çiçeklere maşllh deyiniz efendim.🤭
Bir #minesogut kitabını daha bitirdik.Kalp sıkıntısı veren dokunaklı bir kitaptı #delikadinhikayeleri.
Belirsiz zamanlarda,belirsiz kadınların acı sonla biten öyküleri..Sevilmiş,sevmiş,aşık olmuş,olunmuş,terk edilmiş,aldatılmış,ötelenmiş,anne olmuş,kaybetmiş,kaybolmuş..kadınlar...Kalemi çok güçlü ve etkileyici yazarın,kadın olması ayrı bir etkileyici.Yer yer ateist söylemler dikkat çekmiyor değil,ama o kadar ötelenmiş kadın öykülerinde bu tarz bir durumun olmaması mümkün değildi.Öykülerin bir kronolojisi ve zamanı yok,başı ve sonuda.Sadece bahtsız kadınların dokunaklı öyküleri...Her öyküye uygun Bahadır Baruter'in birbirinden etkileyici ilustürasyonları.
Kitap boyunca kadınlığa bir ağıt...
 Omuzumda hiç kapanmayan bir yara
Topuğumda hiç kaynamayan bir kırık
Saçlarımın ucu yanık yanık.
Binlerce yıldır kandırıldık.
Ben artık doğurmayacağım.
 ☕

Arka kapak:


" Girdiği kabın şeklini alan su, geçtiği yolların rengini de çalarmış…"

Mine Söğüt'ten Unutulmayacak Delilik Hikâyeleri

Beş Sevim Apartmanı - Rüya Tabirli Cinperi Yalanları, Kırmızı Zaman, Şahbaz'ın Harikulâde Yılı 1979, Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey gibi romanları ve çeşitli biyografi, monografi, söyleşi kitaplarıyla okurların yakından tanıdığı Mine Söğüt bu defa hikâyeleriyle karşımızda.

"…kendini öldürme fikrini bu kadar çok seven biri kendini de çok seviyor demektir... kendini ve deliliğini" diyen yazar, Deli Kadın Hikâyeleri kitabında, aklın kıyısında gezinen, kadınlıklarını bir lanet gibi sırtlarında taşıyan, hepsi "kaybetmeye" yazgılı, içe işleyen yalnızlıklarıyla kalp burkan hayatları, varoluş kâbuslarını anlatıyor. Kitapta ayrıca, Bahadır Baruter'in bu hikâyelerin izlenimleriyle yaptığı on resmi de yer alıyor. 

Kalemini zehire, kana, cinnete, ölüme ve hayata aynı lezzetle batıran Mine Söğüt'ten unutulmayacak yirmi bir delilik hikâyesi...


Kitapla kalın...

Simyacı,Paulo Celho...


Simyacı'yı lisedeyken okumuştum yıllar yıllar önce😁 Halet-i ruhiyemi uygun düştüğünü düşündüğümden yine okudum ki hakikaten uygunmuş yani.Çalkantılı geçen birkaç aydan sonra bu ruha dinginlik veren kitap hakikaten hoş oldu.Paulo Coelho Mesneviden etkilendiği bir hikayeden yola çıkarak yazmış kitabı.Bir kendini anlama,evreni yorumlama hikayesi...Birksç zamandır mistik işlere merak saldığımdan bilinçaltını yönlendirme,olumlama,evrenin mesajlarını anlama gibi işlerle uğraşıyordum ki kitap tam denk geldi.Aslında hikaye oldukça basit,mesajı da net ama yazar akıcı bir dille,altı çizilen satırlarla çok hoş anlatmış hikayesini.Aradığın her ne ise senin içinde ve çağırdığın şey ne ise o gelir sana ve evrene doğru mesajlar gönderir de istediğin şeyi tutkuyla istersen evren senin dileğin için senden çok çalışır.Inanır mısınız bilemem ama tüm bunlar gerçekten doğru.Hz.Peygamber'de demiyor mu "Duanızda ısrarcı olun,"diye.Işte netice...
Hasılı güzel kitaptı.Cumaya bir dua niteliğinde.😊 

Arka kapak:

Simyacı, dünyaca ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho'nun üçüncü romanı. 1996 yılından bu yana Türkiye'de de çok okundu, çok sevildi, çok övüldü bu kitap. Bir büyük Doğu klasiği olan Mevlâna'nın ünlü Mesnevî'sinde yer alan bir küçük öyküden yola çıkarak yazılan bu roman, yüreğinde çocukluğunun çırpınışlarını taşıyan okurlar için bir "klasik" yapıt haline geldi.
Simyacı, İspanya'dan kalkıp Mısır piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamının öyküsü. Ama aynı zamanda bir "nasihatnâme"; "Yazgına nasıl egemen olacaksın? Mutluluğunu nasıl kuracaksın?" gibi sorulara yanıt arayan bir yaşam ve ahlak kılavuzu. Mistik bir peri masalına benzeyen bu romanın, dünyanın dört bir yanında bunca sevilmesinin gizi, kuşkusuz bu kılavuzluk niteliğinden kaynaklanıyor.
Simyacı'yı okumak, herkes daha uykudayken şafak vakti uyanıp, güneşin doğuşunu izlemeye benziyor.


Kitapla kalın...

3 Nisan 2019

Seçim...

 Buyrun size seçim enstantaneleri :)
Ne gündü..
Seçimde sandık başkanlığı görevim vardı,inanın inanılmaz zor bir görev.Her şeyi herkesin gözü önünde yaparken onca şaibeli sonuç nasıl çıkıyor şaşırıyorum doğrusu.Sandığını şaibeye karıştıranların zere yasa korkusu olmamalı zira ben pazarden beri stres ve yorgunluktan hastayım :/

Vatandaşla uğraşmak bir zor,parti üyeleriyle uğraşmak ayrı zor,sabah altı otuzdan gece bir buçuğa kadar ayakta stres içinde çalışmak ayrı zor..

 Neyse ki ben yanlışsız teslim wttim sandığımı amma velakin tezden sonuçlar kesinleşse çok rahatlıyacağım.


Son olarak sonuç ne olursa oşsun vatana millete hayırlı olsun der huzurdan ayrılırım efendim..





Fotolar seçim çuvallarımızı teslim için spor salonunda gecenin birlerinde bekler iken çekilmiştir efendim ;)
Kalın sağlıcakla...

Bilimkurgu Sinemasında Cyberpunk,Oğuzhan Ersümer...



Bilimkurgu Sinemasında Cyberpunk,Oğuzhan Ersümer...
Harika bir bilimkurgu antolojisi daha okudum.Matrix'ten Yapay Zeka'ya,William Gibson'dan Jhonny Mnemonic'e cyberpunk filmlerinin ve edebiyat uyarlamalarının irdelemesi.Çok keyifliydi.Bilimkurgu seviyorsanız bu antolojiyi kaçırmamalısınız.Üşenmez ve blogumu incelerseniz korku edebiyat/filmi,bilimkurgu edebiyat/filmi,fantastik edebiyat/filmi konularında okuduğum diğer antolojilere de göz atabilirsiniz.
Arka kapak:

"Bilimkurguyu tanımlamanın zorluğu, Hint okyanusu gibi, doğal sınırlarının olmayışıdır. Herkesin fikir birliği içinde olduğu merkez bir saha vardır; sonra, bunun dışına doğru çıktıkça diğer kurmaca formlarına ilişkin rahatsız edici benzerliklerle karşılaşırsınız; ve sonunda, sınırlarda, en muammalı şeyler gerçekleşir."

Bu kitap Bilimkurgu sinemasında Cyberpunk alt türünü başlangıcından günümüze aktararak tür üzerine yazılmış kapsamlı ve tutarlı bir bütün ortaya koyuyor.


Mart ayı bilançosu :)

#martayiokuduklarim 📚Kan ve Tuz,Kim Liggett
📚İlluminattinin Yeni Dünya Düzeni,İsmail Çorbacı
📚Tapınak Kanunları,Hakan Yılmaz Çebi
📚Beyaz Zambaklar Ülkesinde,Grigori Petrov
Pi'nin Biyografisi
Kara Delikler ve Bebek Evrenler,Stephen Hawking
📚Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey,Mine Söğüt
📚Fpucault Sarkacı,UmbertoEco
📚Matrix Avcısı,William Gibson

İlluminattinin Yeni Dünya Düzeni,İsmail Çorbacı...


Adı üzerinde bir kitaptı.Bu konularda okumayı çok severim ama kitabı beğenmedim.İluminati,Protestanlar,Püritenler,d0nyanın gizli tarihi...falan filan işte.

Related Posts with Thumbnails