Mayıs ayı bilançosu :)

Mayıs ayı verimli geçmiş.:) Kafamı dağıtmak için bol bol okuduğum bir aydı :)

Kitapmania...

Son kitap alışverişim.Her telden çaldım.:)

kahve enstantaneleri...

cadılık...

Cadılığın tarihi...
Hem Avrupa'nın hem de Kilise'nin de tarihine değinmeden geçemeyecek bir kitaptı.Valla hiç okumaya gerek yoktu.🤭
☕
☕

kitapla kalın..

dünyayı yöneten günah dosyaları,ismail çorbacı....

İsmail Çorbacı'nın elimdeki son kitabı da bitti.Daha okumayacağım bu yazarı da şiştim billah.🤪Kitabın konusu isminde saklı zaten.
☕
☕

siyonizmin gizli tarihi,ismail çorbacı...

İsmail Çorbacı,Siyonizmin Gizli Tarihi..
Bu tarz okuduğum kitaplar arasında en keyifli olanıydı niye bilmiyorum.Türkiye'de masonluğun tarihi,mason devlet adamları,akademisyenler,ünlüler...,masonluğun simgeleri,masonluğun dereceleri,Osmanlı'da masonluk,Gül Haç,Opus Dei..ve daha pek çok konu.Bu kitabı tavsiye edebilirim keyifliydi zira...
☕
☕

kitapla kalın...

tek dünya imparatorluğu-hakan yılmaz çebi...

Tüekiye üzerinde oynanan oyunlar,petrol ve su,dünyayı tek bir güç etrafında yönetmek ve yakın T0rk ve Dünya tarihinde yer etmiş pek çok olayın perde arkası...Hakan Yılmaz Çebi'nin okuduğum diğer kitaplarıyla karlılaştırınca çok eli yüzü düzgün bir kitaptı.Bu türe ait okunacak üç kitap kaldı elimde onları da okuyayım bir müddet kesinlikle bu tarz kitap okumayacağım içim şişti yeminlen🙈
☕
☕

genel psikoloj,...

Okuduğum en zor psikoloji kitabıydı zira çwvirisini bayağı Osmanlıca sözcüklerle yapmışlar.Neden bu kadar eski çeviri kullanılmış bilmem ama kitaptan çok bir şey anlamadım.🙇‍♀️
☕
☕

kitapla kalın...

siyonistlerin büyük planı,ismail çorbacı..

Siyonistlerin Büyük Planı,İsmail Çorbacı.
Siyonistlerin gizli(nasıl oluyor da kitaplarda geçiyor o da ilginç) 102 madelik dünyayı yönetme planları.İlk kez okuduğum çok enteresan bilgilerd de vardı.Kitap hoşuma gitti açıkçası.
☕
☕

mantıkut tayr,feridüttin attar...

#mantıkuttayr, #feridüddinattar'a ait İslam edebiyatının en önemli edebi eserlerinden biri.Tasavvufi unsurları içeren bu alegorik ezer Batı edebiyatındaki fabllara örnek verilebilir.Attar vahdet-i vücud öğretisini Hûdhúd kuşunun (derviş/insan) Simurg'u(Tanrı) bulma hikayesi,yolculuk aşamaları üzerinden anlatmış.Bendeki kitap Kaknüs Yayınlarına aitti ve onlarca nesir hikayeden oluşuyordu.Ben okurken çok sıkıldım belki nesir şeklinde bir çeviri olsaydı daha etkili,dokunaklı ve keyifli olabilrdi.
Kainatta hiç bir şeyin gerçek varlığı yoktur,her şey Tanrı'da başlar ve Tanrı'da son bulur,tek gerçek varlığa/vücuda sahip varlık Tanrı'nın kedisidir...
Eee artık bu eserle Tanrı'da yok olmak size kalmış...
☕
☕

arka kapak:

4724 beyitten oluşan mesnevi tarzında yazılmış bu eserde Attar, insanın hakikati bulma çabasını anlatır. Hakikat yolunun yolcuları kuşlarla simgelenmiştir, her biri ayrı bir insan karakterini temsil eder. Hüdhüd kuşu, bu kuşların önderi, yani mürşididir. Aradıkları simurg adlı efsanevi kuş ise, Allah´ın zuhur edip aşikar olmasıdır. 
Başlangıçta Simurg´a kuvuşmak isteyen kuşlardan kimi yola çıkmak istemez, kimisi ise yarı yolda vazgeçer ya da yolun güçlüklerine dayanamayıp ölür. Vahdet-i Vücud´a ulaşanlar ise, ´halkın Hakk´ın zuhuru, Hakk´ın halkın bütünü olduğunu´ idrak edecektir.

kitapla kalın...

okuma illeti,mikita brottman...

Okuma İlleti,Mikita Brottman..
Kitap okuma alışkanlığı üzerine yazılmış çok keyifli bir deneme.Yazar İngiltere'de bir akademisyen ve kitap okuma alışkanlığıyla ilgili kitaplardan,filmlere,edebiyattan,korku türü kitaplara geniş bir perspektiften entelektüel bir değerlendirme yapmış.Ucuzkirapal.com'dan üç tlye aldığım kitap,seçkin net kitapçılarında on beş tl.😉Kitap okumayı neden severiz,okumak için mi yoksa bir koloksiyoner olduğumuz için mi gidip süslü kapak kitaplar alırız,kitaplar hakkında yazılan fragman sözlerin gerçekliği var mı,her şey okunmalı mı yoksa kaliteli eserler mi okunmalı gibi pek çok soruyu keyifli ve entelektüel açıdan irdelemiş yazar.
Çok keyifli bir kitaptı.
☕
☕

arka kapak:

Mikita Brottman, okurun okuma eylemi ve kitaplarla ilişkisini çok boyutlu olarak inceliyor ve okumanın neden bu kadar harika bir şey olduğunu merak ediyor. Ardından ekliyor: "Okuma kendi içinde her zaman iyi bir şey midir gerçekten?"

Okumak yalnız yapılan bir eylemdir ve önemli sosyal beceriler geliştirmek için kullanılabilecek zamanı çalar. Okumak, sağlık, mutluluk ya da sevgi dolu bir aile için gerekli değildir. Brottman, okumayanların umutsuz bir hayata ve zihinsel zayıflamaya mahkûm olduğu nosyonunu korkusuzca ele alırken, okumanın değerinin Alzheimer'ı yenmesinde ya da hoşa giden bir hobi olmasında yatmadığını vurguluyor. Daha ziyade, iyi bilinen, yalnız başına yapılan bir diğer eylem yani mastürbasyon gibi, okumanın da nihayetinde bir zevk eylemi değil, bir kendini keşfetme aracı, insanların dünyayı başkalarının gözlerinden görmesine ve insani durumun karanlıklarının derinliklerine yolculuk etmesine imkân tanıyan bir araç olduğunu ileri sürüyor.

Başlığın da vurguladığı gibi, Brottman zevk için okumayı savunurken okumak ve bir dizi içgüdü, dürtü ve nevroz (röntgencilik, ünlülere tapma, suçluluk, tecrit ve "gerçeklik karşısında ciddi hayal kırıklığı") arasında sıkı ve ciddi bağlar olduğunu söylüyor. Keskin gözlemler, kıvrak bir üslup ve çok çeşitli konularla, Brottman nadir bulunan bir ustalık sergiliyor.

"Okumak kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar mı? Ölümüne okumak mümkün müdür? Okunması zorunlu kitaplar var mıdır? Okumak mastürbasyon yapmaya benzer mi?"

kitapla kalın...

John Wick. 3..

2019 

imdb puanı:7,4

Bunu fa söylemeden geçmeyeyim hafya sonu John Wick'e gittik iki yıldır bekliyordum.Ne filmdi o ne aksiyondu.Hala izlemediyseniz kaçırmayın derim.:)

Oyuncu kadrosunda sürpriz olarak Haıle Berry var,ayrıca çok uzun zamandır izlemediğim 90'ların aksiyon yıldızı Mark Dacascos var..

Yine oyunculukların ve kurgunun çok güzel olduğu bir filmdi.

trailer

havadan sudan....

 son günlerde neler yapıyorum postu yazayım dedim amma hiçbir şey yapmadığımı fark ettim :) malum bir oruç tutuyorum oda zaten bir şey yapmaya takat bırakmıyor :) işte iftar sonrası kahve keyfimden size iki kuble bırakıp huzurdan kçayım :) kalın sağlıcakla...

uzaktan beyin kontrolü nasıl yapılır,ismail çorbacı...

Uzaktan Beyin Kontrolü Nasıl Yapılıyor?-İsmail Çorbacı...
Zihinlerimiz tehlike altında..Bazı şeyleri fark ettiğimizde çok geç olabilir.Bunları yazabilmek,söyleyebilmek için kullandığım akıllı telefon ve instagram bile bu sona hizmet ediyor...Hasılı güzel bir kitaptı fakat tarzı diğer kitaplar gibi editöryel açıdan kötüydü.Daldan dala devam ediyordu.
☕
☕

dünyayı değiştirmek için yapılan suikastler,ismail çorbacı...

Yakın-Türk ve Dünya tarihine ışık tutan suikastler.Kim ki masonik,siyonist faaliyetlere karşı gelmiş hep öldürülmüş...
Aselsan mühendislerinden,Uğur Mumcu'dan,Turgut Özal'a,Benazir Butto'dan,Atatürk'e kadar pek çok tarihi kişiliğin ölüm hikayeleri...
☕
☕

ateş canına yapışsın,sezgin kaymaz...

#atescaninayapissinİlk #sezginkaymaz kitabımdı.Dili akıcı,sade ve güzel ama hikayeyi çok Supernatural (dizi olanından)buldum.😊Yazar hakkında tek kitapla nihayi bir karara varmadım o yüzden tekrar okumak için şans vereceğim bir yazar.
Hikayeye gelince şeytanın Tanrı'yla olan ezeli rekabetinin başlama noktası diyebiliriz.Ilk insan,ilk günah...Yalnız bu hikaye bana çok Tevratvari geldiği gibi çok da sakil olmuş.inandırıcılık,gerçekçilikten çok uzak ve edebi yönü de yok.Supernatural dizisinin bir bölümü gibiydi.😁 Yalnız şeytanı şeytan yapan ayrıntının yine insanda kilit noktası olarak işlenmesi nazar-ı dikkatimden kaçmadı diyebilirim.Bu hikayeye bu kitapla başlayacağınıza Faust'u okuyun ve edebiyata doya doya kanın derim.Ama yazarın dili güzel.
☕
☕

arka kapak:

Bütün sakinlerinin mutlu ve huzurlu yaşadığı Cennet'te, Tanrı ilk insanı yarattı, adına da Âdem dedi. Onu yarattığı toprağa kendi nefesinden üfleyerek can verdi, bu cana hem iyilikten hem şerden, hem riyadan hem sadakatten koydu. Ona güzel olan ne verdiyse, bir o kadar da kötülük ekledi. Sonra Cennet'teki tüm varlıklara dönüp Âdem'e secde etmelerini buyurdu.

Bu buyruğa karşı çıkabilecek kadar kibirli tek bir Cennet varlığı vardı, o da Azazil'di. Âdem gelene kadar Cennet'te kendi özünden bihaber, huzur içinde yaşayan Azazil, "ilk insan"la mücadeleye girecek, yaratılışında var olan ateş canına yapışıp İblis'e dönüşene dek bütün Cennet'e Âdem'den üstün olduğunu kanıtlamaya çalışacaktı.

Peki ya bir çamur topağından ibaret olan insan, Cennet bahçesinin çiçeği Azazil'in aklına haramı düşürürse ne olacak? İblis mi insanı kandıracak, yoksa insan İblis'i Cennet'ten kovduracak kadar "şeytan" mı olacak?

Sezgin Kaymaz yeni romanı Ateş Canına Yapışsın'da, insanlık tarihinin en eski anlatılarından biri olan "Cennet'ten kovuluş" hikâyesine can veriyor. Hepimizin tanıdığı Cennet'in bildik kahramanları onun kalemiyle yepyeni bir ses kazanıyor.

kitapla kalın...

hükümdar.Niccolo Machiavelli

Aynı kitabı iki farklı yayın evinden,iki farklı isimle okumak.Tabi unutaraktan.😇 🤔Çok sıkıcı oldu bee.🤭#niccolomachiavelli'den devlet yönetimi sırları.Nasıl daha iyi bir yöetici olunurun cevapları...Siyasetçi olmayacaksan ne uğraşacaksın ki.😇🤭😂
☕
☕

Göğü Delen Adam,Erich Scheurmann

 

Göğü Delen Adam,Erich Scheurmann

Batı bir yerlinin gözünden nasıl izlenir,ne anlam ifade eder...?Batı'ya bir de Papalagi'nin gözünden bakın.
Kitap güzel ama ben sıkıldım.
☕
☕

arka kapak:

Dünya edebiyatının klasiklerinden sayılan Göğü Delen Adam, okurları fethetmeye devam ediyor.

Papalagi denince “beyazlar” ya da “yabancılar” anlaşılır, ama sözcüğü sözcüğüne çevrilirse “göğü delen” anlamına gelir.

 Samoa’ya ilk misyoner, bir yelkenliyle gelmişti. Yerliler bu beyaz yelkenliyi ufukta bir delik olarak gördüler, beyaz adamın içinden çıkıp kendilerine geldiği bir delik. O, göğü delip geçmişti.

 Yüzyılımızın başlarında yayımlanan Göğü Delen Adam bugün artık bir yeşil klasiği olarak okunurken, başlığının kaynaklandığı şiirsel metafor, bir de düz anlam içermeye başlıyor; çünkü Papalagi sonunda göğü gerçekten delmeyi başardı, “ozon deliğinin” içinden ne tür bir yelkenlinin çıkageleceğiniyse zaman gösterecek.

-Ahmet Güngören, Çerçeve-

 Teknolojinin günlük yaşamımıza getirdiği açmazlar her gün dünyamızda yeni “handikap”ların kapılarını aralamıyor mu? Birincisi bu “handikap”ları yalın, süssüz bir dille anlattığı için önemli Göğü Delen Adam. Uygarlığımızın bu karmaşasında yönelttiği acımasız okların hedefini bulması açısından önemli. Basit de olsa eleştirisini haklı gerekçelere dayandırması açısından önemli. İkincisi, bize pek az bildiğimiz dünyaların ufkunu açmasından önemli.

-Refik Durbaş, Milliyet Sanat-

 Sadece keyif için değil, üniversitede sosyoloji, antropoloji derslerinde ve hatta liselerde sosyal bilgiler derslerinde bile okutulabilir. (...) Gerçek bir Samoalının gözleriyle Batı’yı görmek, insanın ufkunu çok genişleten, yorumlara yepyeni boyutlar kazandıran bir süreç.

-Semra Somersan, Cumhuriyet-

momo,michael ende..

Zamanın değeri üzerine bir masal #momo.Ama milletin ayılıp bayıldığı kadar beğenmedim ben zor okudum bitirdim.😋

arka kapak:

 Zaman, yaşamın kendisidir. Ve yaşamın yeri yürektir.

Momo, büyük bir kentin tiyatro harabelerinde yaşayan küçük bir kızdır. Buldukları ya da kendisine hediye edilenler dışında hiçbir şeyi yoktur. Ancak olağanüstü bir yeteneği vardır: Momo, muhteşem bir dinleyicidir ve bunun için oldukça bol zamanı vardır.

Bir gün hayaletimsi topluluk “duman adamlar” ortaya çıkar. İnce hesaplı planlar kurup insanların zamanını çalarlar. Onları durduracak tek kişiyse Momo’dur.

Momo elinde bir çiçek, koltuğunun altında bir kaplumbağa ve gizemli Hora Usta’nın da yardımıyla koskoca duman adamlar ordusunun karşısında tek başına durur. Acaba Momo, zamanı çalan adamları tek başına alt edebilecek midir?

Toplumumuz ve günümüz insanının zaman algısı ve zamanı okuması üzerine bir masal olan Momo’yla Michael Ende, Alman Gençlik Edebiyatı Ödülü’ne layık görülmüştür. Pek çok kez sinemaya uyarlanan Momo, kırktan fazla dile çevrilmiş, tüm dünyada 7 milyonun üzerinde satılmıştır.

“Michael Ende’nin romanları uzun yıllardır ‘kült kitaplar’ arasında.”

-Stuttgarter Zeitung -

“Momo, hem çocuklar hem de yetişkinler için bir masal niteliğinde.”

-Die Welt -

“Michael Ende’nin hayal gücü ve fantazyalarla dolu bu masal-romanı dünya çapında bir başarıya ulaştı ve klasikleşti.”

-Buch aktuell-

matrix ve felsefe ,william irwin...

Uzun bir aradan sonra #matrixvefelsefe'yi ikinciye okudum.Kitabı çok ama çok sevdiğim bir arkadaşıma hediye ettiğim için kendime yeniden almıştım o yüzden yeniden satırları çizmek keyifli oldu.Kitap film üzerine kurulmuş ve pek çok felsefe profunun makalelerinden oluşuyor.Ama yazılar Matrix'in similasyon ve Zion dünyasının gerçekliği üzerine oluştuğu için bence eksik kalıyorlar.Bu ayrıntıyı kitabı ilk okuduğumda fark etmemiştim ki bende Zion dünyasının yine bir similasyon olduğunu bilmiyordum.Bu ayrıntıyı öğrenince bence tüm yazılar esprisini kaybediyor.Yinede çık keyifli bir felsefe kitabı.Filmi seviyorsanız ve frlsefeyle de alakalıysanız muhakkak ıkuyun derim.
Sahi "Gerçek nedir?"....
☕
☕

arka kapak:

Seçim sana ait ve hayatının sonuna kadar sonuçlarıyla yaşamak zorunda kalacaksın. Mavi hapı alıp, elindeki bu kitabı rafına geri koyup Matrix’i sadece bir film olarak düşünmeye devam mı edeceksin yoksa kırmızı hapı alıp tavşan deliğinin ne kadar derinlere uzandığını keşfe mi çıkacaksın?

Etrafımızdaki dünya göründüğü kadar gerçek mi yoksa beynimiz hepimizin inandığı bu hayal ürünü dünyayı mı yaratıyor? Bu eski muamma, Keanu Reeves’in oynadığı kült film Matrix ile tekrar gün yüzüne çıkıyor.

Matrix şimdiye kadar yapılmış en felsefi filmlerden biridirve olay örgüsünün her bir adımı bir bilmece. Bildiğimiz dünya sadece düşlerimizden ibaretse bu, rüyaları gerçek mi yapar? Kendi dünyamızdan çıkıp daha gerçek fakat daha çirkin bir dünyaya geçiş yapma şansımız olsa, -kırmızı hapı almak- bu fırsatı kaçırmak ahlaki bir başarısızlık mı olur? İnsanlar kendilerinden üstün elektronik mekanizmalara değer verir mi? Beyin vücutsuz ya da vücut beyinsiz yaşayabilir mi?

Matrix ve Felsefe kitabında, profesyonel filozoflar Matrix filmini birçok açıdan ele alıyorlar: Metafiziksel, epistemolojik, etik ve estetik olarak. Bu karmaşık sanat eserinin gizli derinliklerini açığa çıkarıyorlar ve çoğunlukla da rahatsız edici gerçeklere ulaşıyorlar. Kırmızı hapı alanlar “gerçek dünyaya” asla aynı şekilde bakamıyor.

kitapla kalın dostlar..