Şeytana Satılan Ruh, Jean Baoudrillard...
Baoudrillard'ın en büyük problemi 'gerçek".Şu yaşadığımız dünyanın ne kadarı gerçek,izlediğimiz reklamın,gördüğümüz filmin,şahit olduğumuz savaşların....Kendi tecrübe ve algımızla mı düşünüyoruz yoksa o düşünceye sevk mi ediliyoruz...?
Baoudrillard özümsenmesi oldukça zor bir yazar ve/fakat size gerçeğin sorgulanmasının kapılarını aralıyor.Bu açıdan takdire şayan.
Şeytan:Medyanın ve kapitalizmin ta kendisi.
Satılan Ruh:İnsanların gerçeği bırakıp kopyalar tapınması.
Gerçek yoksa simulark gerçeğin yerini alır. .
Hz.Muhammed diyor ki:i "İnsanlar uykudadır ölünce uyanır ."
Biz bir rüya simülasyonu içindeyiz.(Ben buna inanıyorum.) Yani aslında biz yokuz,kuantum fiziği de madde yok demiyor mu...?
Gerçeklik gerçekten ölmüş ve yerlerini semboller,imgeler ve figürler almış ve herşey insanı daha çok tüketmeye ve tükenmeye itiyor.Hayallerin yerini bile daha marka eşyalar,daha iyi evler,daha güzel eşler vs almış.Hepsi de bir düşündüğünde gerçek olmayan imgeler...İnsanoğlu daha fazla tükettikçe mutlu olacağı doğrultusunda koşullanıyor her türlü uyaran tarafından buda daha fazla sembol daha fazla imge demek.Sonuç:Herkesin hayallerini kuran,herkesin yediğini yiyen,herkesin içtiğini içen,herkesin giydiğini giyen,herkesin tükettiğini tüketen,herkesin düşündüğünü düşünen tektip/herkesleşmiş insan.Faucault buna "dinamik normalleşme"diyor ve demokratik olmadığını düşünüyor.Murakami ise "Herkesin okuduğunu okursan herkesin düşündüğünü düşünürsün diyor."
Peki yapılması gereken ne? Sistemin çarkları arasından ezilmeden,öğütülüp posamız atılmadan kurtulmak.
Peki sizin en büyük probleminiz ne,neye inanıyorsunuz?