16 Kasım 2017

risale-i nur'da felsefe eleştrisi,prof.dr.neşet toku...



islam düşüncesinde tehafüt/eleştri geleneği Gazzali'nin Meşşai filozoflar İbn Sina ve Farabi'nin Aristotalesçi felsefeleri içinde genel olarak yaratılış düşüncelerini eleştirmesiyle Tehafütü Felasife adlı eseriyle başlar.Daha sonra Endülüslü filozof İbn Rüşd'ün,

Gazzali'ye cevap niteliğinde devam eden Tehafüt et Tehfüt adlı eseriyle sürer.Osmanlı zamanında Farih Sultan Mehmet döneminde sultanın teşvikiyle dönem Osmanlı düşünürleriyle de devam eder.İslam düşünce tarihinde felsefi sıkıntı Gazzali'nin adı geçen filozofları 19 yerde bidata düşüp 3 yerde küfre girdiklerini söylemesi ve dönemin siyasilerinin de körüklemesiyle felsefi düşüncenin ciddi şekilde belinin kırılmasına sebep olmuştur.😞Halbuki Batı felsefesi filozofların birbirlerinin felsefi düşüncelerini eleştrip üzerine yeni felsefi düşünceler eklenesiyle devam etmiştir.Işte Osmanlının son,
Cumhuriyetinde ilk döneminde Bediüzzaman'nın Tabiiyyun
(Naturalistler),Dehriyyun
(Materyalistler)ve Meşşaiyyun
(Yeniplatoncu-Aristocular)'nun İslam akidesine ters genel olarak Tanrı,maddenin ezeliliği,mutlak varlık,mutlak zaman,yaratılış ya da sudur şeklinde özetleyebileceğim fikirlerini Kur'an-ı Kerim ekseninde risaleler içinde yapmış olduğu rasyonalist ağırlıklı felsefi savunma ve eleştrilerini Neşet Toku'nun bir araya getirmesiyle tehafüt geleneğinin devam ettirildiği bu eser de okuyoruz.
Burada asıl anlaşılmadı gereken tüm bu adı geçen düşünürlerin salt felsefeyi değil,felsefi düşünce içinde İslam akidesine uymayan düşümceleri eleştirp bu eleştriyi de yine "felsefi dil"le yapmış olduklarıdır.
Kitabın adından da anlaşılacağı üzere Saidi Nursi'nin yapmış olduğu felsefi eleştriyi çok merak ediyordum,ağırlıklı olarak kelam diliyle yaptığı felsefi eleştriler her ne kadar risalenin ağır dili içinde olsa da okuması çok keyifliydi.
Şimdi sıra Beşet hocanın diğer kitaplarında.🤗

arka kapak:

Bediüzzaman Said Nursî, Osmanlı Millet Sistemi`nin Batı tipi bir siyasal ve sosyal yapıya dönüştüğü üç dönemde; “İstibdat”, “Meşrutiyet” ve “Cumhuriyet” dönemlerinde yaşadı.
“İstibdat Dönemi”nde Sultan Abdülhamid`e karşı Hürriyeti; “Meşrutiyet Dönemi”nde İttihat ve Terakki Cemiyeti`ne karşı Meşrutiyet-i Meşrua`yı; “Cumhuriyet Dönemi”nde de Tek Parti Diktatörlüğü`ne karşı Hukuk Devleti`ni savundu.
Her üç devirde de siyasî baskılara ve hapislere maruz kalışının ardında Bediüzzaman`ın sadece siyasî tercihi yoktu. Aynı zamanda bir medeniyet projesi olarak İslam`ı ve İslamî çerçevedeki rasyonaliteyi benimsemesi ve bu noktadan hareketle heves edilen Batı medeniyetinin temelini teşkil eden materyalist ve pozitivist felsefeye karşı başlatmış olduğu mücadelenin de önemli payı vardı.
Bu kitapta, bahis mevzuu felsefî düşüncenin teorik ve pratik çerçevedeki eleştirileri ve Bediüzzaman`ın Kur`ân eksenli verdiği karşı cevapları bulacaksınız.

hoşçakalın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorumlarınız için teşekkür ederim :)

Related Posts with Thumbnails