bbc türkça sitesinde okuyup yine çok beğendiğim bir yazıyı sizinle paylaşmak istiyorum.yazının orjinali buraya tıklayınız.
yazının başlığı alice harikalar diyarında gizli şeyler içeriyor mu?
Alice Harikalar Diyarında kitabı aslında seks, uyuşturucu ve sömürgecilikle mi ilgili? Bazıları
bunu iddia ediyor, bazıları ise hikayenin yeme sorunlarıyla ya da Gül Savaşları ile ilgili olduğuna inanıyor. Bunların doğruluk payı ne olabilir?
Lewis Carroll’un sihirli kekler, gizli kapılar, sırıtan kediler, şakıyan kaplumbağalarla ilgili fantastik hikayesi ilk yayımlandığı günden beri hiç raflardan inmedi. 150 yıl boyunca filmlere, resimlere, balelere, hatta bilgisayar oyunlarına konu oldu.
Öyle ki bir nöroloji hastalığı bile onun adıyla anılıyor. Fakat bu başucu kitabı hakkında yazılanlar çok daha fazlaydı. Kimi eleştirmenler, akademisyenler bu hikayenin aslında uyuşturucu kültürüne ya da İngiliz sömürgeciliğine dair bir alegori olduğunu söylüyor, hatta hikayenin kahramanının penise imrendiğini iddia edenler bile çıkıyordu.
Hikaye, 10 yaşındaki Alice Liddell’in kız kardeşiyle birlikte Londra’daki Thames Nehri’nde Charles Dodgson ile kayık gezisinde eğlence olsun diye başlamıştı. Öyle etkili olmuştu ki Alice, Dodgson’dan hikayeyi yazıya dökmesini istemiş, o da Lewis Carroll mahlasıyla yapmıştı bunu.
Alice, Oxford Üniversitesi’ndeki bir fakülte dekanının kızı, Dodgson ise aynı fakültede matematik öğretmeniydi. Arkadaşlık ettiği küçük kız sadece Alice de değildi. 21. yüzyıldan baktığımızda burada rahatsız edici bir şeyler hissediyoruz.
Dodgson’un ilişkilerinde uygunsuz bir şey olduğuna dair herhangi bir veri olmasa da yetişkin bir insanın küçük çocukları yanında gezdirip kucağına oturtarak fotoğraf çektirmesinde bu rahatsızlık hissine kapılıp şüphelenmemek elde değil.
Kraliçe Victoria dönemine özgü iffet anlayışının zayıflaması ve psikanaliz teorisinin doğuşu ile Alice Harikalar Diyarında hikayesi giderek masumiyetini yitirmişti. Metni yeniden inceleyen eleştirmenler tavşan deliğinden tutun da Alice’in kenara itmesi gereken perdeye kadar kadın ve doğumla ilgili birçok betimleme bulmuştu hikayede. Anahtar ve kilit cinsel ilişkiyi, tırtıl ise az da olsa erkeğin cinsel organını çağrıştırmıyor muydu?
Bazıları da Alice’in boynunun uzamasında penise imrenme görmüş, daha sonraki gelişmeleri mastürbasyon tasvirine bağlamıştı.
ergenliğe adım
Daha ince ve ayrıntılı okumalarda Alice’in yolculukları cinsellikten ziyade bir çocuğun ergenliğe adım atması olarak da görülebilir. Kahramanımız, büyük değişime uğrayan vücudunda kendisini rahat hissetmemektedir; benliği istikrarını yitirmiş, kimliğine dair şüphe duymaya başlamıştır.Otoriteye karşı mücadele etmekte, rastgele olduğunu düşündüğü kuralları, etrafındaki insanların tavırlarını, hatta ölümü anlamaya çalışmaktadır.
Dodgson’un en sevdiği yazarlardan biri, Confessions of an English Opium Eater (Afyon Yiyen Adamın İtirafları) adlı kitabın yazarı Thomas De Quincey idi. Fakat Dodgson’un gerçek uyuşturucular denediğine dair somut bir veri bulunmuyor.
Bazı eleştirmenler de Alice’i siyasi bir alegori olarak görüyor. Kahramanımız Beyaz Tavşan’ın arkasından zıplayıp çabuk sinirlenen bir kraliçenin yönettiği ve kaotik bir yargı sistemi olan tuhaf bir aleme düşüyor. Burasının Kraliçe Victoria’nın yönettiği İngiltere’yi çağrıştırmak üzere tarif edildiğini söyleyenler var.
Peki bu garip ülkede Alice nasıl davranır? Yerlilerin davranışı karşısında şaşkındır ve kendi değer yargılarını dayatır, bunun sonuçları da ağır olur. Bazıları bunları sömürgeciliğe dair alegori olarak görür.
Alice’in hikayede söylediği bazı tekerlemelerden yola çıkarak İsa’ya ve dine gönderme yapıldığını iddia edenler de var.
Çağa göre yorum
Geçmişten bugüne farklı kuşakların Alice’in maceralarını anlatan hikayenin ‘gerçek’ anlamına dair farklı yorumlarla geliştirdikleri teorileri incelerken, bir metnin toplumsal değer yargılarına göre nasıl köklü bir biçimde farklı anlaşılabildiğini görüyoruz.
Her çağda ele alınmış olması bu hikayenin ne kadar etkili olduğunun da bir göstergesi aynı zamanda. Alice’te yeme bozukluklarını, cebir sembollerini, Gül Savaşları hicvini görenleri öğrendikçe biz de Alice kadar şaşkına dönüyoruz.
Charles Dodgson gündüzleri fakültede matematik dersleri veriyordu. Bu nedenle hikayedeki aritmetik ve geometrik çağrışımların şaşırtıcı olmaması gerekir.
Alice’in Çılgın Şapkacı’nın bilmecelerini ve Kraliçe’nin kriket oyununu çözmeye çalışması gibi çabalarını siz de denediğinizde bunların herhangi bir maksadının ya da cevabının olmadığını görürsünüz.
Dodgson mantık insanı olsa da Harikalar Diyarı mantıksızlığın hüküm sürdüğü yerdir. Belki de onun bu yaratıcı kitabının içerdiği asıl mesaj buradadır: Dünya, beklentilerin karşılanmadığı çılgın bir yerdir; her şeyde bir anlam aramak yerine kendini doğal akışa bırakmak daha doğru olabilir.
alice'yle kalın :))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yorumlarınız için teşekkür ederim :)