#OsmanBalcigil'le bu ka geç tanıştığım için üzgünüm.Zertüşt'ün Sırrı'ndan sonra okudığum ikinci ve çok güzel bir kitabıydı.Roman kahramanı Celile,Nazım Hikmet'in annesi,Yahya Kemal Beyatlı'nın sevgilisi,Abdülaziz döneminden Atatürk dönemine kadar ki dönemlerin de tarih şahidi.Celile'nin kimin kimi olduğundan çok yaşadığı ve şahitlik ettiği dönemleri tarihi bir Hollywood filmi gibi izliyoruz adeta.Osmanlı'nın son döneminde ki sosyal hayatı,bir paşa kızı olan Celile'nin yaşamından izliyor ve Osmanlı saraylarında ağırlanırken yaşamının sonlarına doğru Cumhuriyet döneminde ki fukara bir hayata dönüşünde ise hüzünleniyoruz.Akşam İngiliz Hasta filmini izlemiştim ve üç gündür bu kitabı okurken kitabın anlatımının gerçekten bir Hollywood filmi gibi olduğunu yeniden söylemeliyim.En şaşırdığım şey Celile'nin kayınpederiyle olan ilişkisiydi.Osmanlı döneminde bile insanların hayatlarının ve ilişkilerinin böyle medeni ve üst düzey olması şaşırtıcıydı.Şimdi iki üniversite mezunu olsanız bile bir yabancı dil konuşamazken o dönemde kadınların dahi yabancı dilleri bülbül gibi şakıması,piyano çalması,resim yapması,devlet meselelerine kafa yorması,sözlerinin dinlenmesi,tek başlarına yurt dışına gitmeleri...bir yandan çocuk büyütmeleri....gerçekten başka açıdan dönem değerlendirmrsi yapabilmeyi sağlıyordu.Celile'nin hayatıyla dönemlerinde önemli yazar,siyasetçi,
ressam,paşa,padişah,cumhurreis kim varsa görüyoruz ve en çarpıcı yanı hepsiyle Celile'nin şahsi tanışıklığının olması.Bir de bu uzunca tarihi dönemlere(Abdülaziz,Abdülhamit,1.Dünya Savaşı,Kurtuluş dçnemi,Cumhuriyet dönemi..) bir kadının çarpıcı hayatı eşliğinde,aşkıyla,sevgisiyle,ayrılıklarıyla,ölümler ve doğumlarla ve hayata dair daha pek çok olayla Balcıgil'in yalın ama film izleten diliyle şahitlik ediyoruz.Ya çok güzel kitaptı be.
Valla tam Hollywood filmi yapılmaya değer.
☕
☕
Arka kapak
Osmanlı'nın en güzel kadınlarındandı. Saray ressamı Fausto Zonaro'nun rahleyi tedrisinden geçti. Paris ve Roma'da eğitim gördü. Adını resim sanatına altın harflerle yazdırdı. Padişah hafiyeleriyle, Balkan çetecileriyle, İttihat ve Terakkicilerle boğuştu... Korku nedir hiç bilmedi! Gönlünü kendinden dört yaş küçük olan Yahya Kemal'e kaptırdığında evliydi, iki çocuğu vardı. "Ela gözlü pars" diye şiirler yazdı ünlü şair onun için. Güzel kadın, hayatında ilk kez bulutların üzerinde uçtuğunu düşündü. Aşkı uğruna eşini, evini terk etti! Maalesef, onu taşıyabilecek büyüklükte bir yüreğe sahip değildi şair. Onu yarı yolda bıraktı, sıvışıp kaçtı. Çok üzüldü, kahroldu ama yıkılmadı ela gözlü pars. Aynı çocuk iki kere doğurulabilir mi? Doğurdu Celile! Oğlu Nâzım Hikmet yirmi sekiz yıllık hapis cezasının on ikinci yılında ölüm orucuna başlayınca, bir panter gibi ileri atıldı ve büyük şairi, ölümün kıyısından çekip aldı. Bir solukta okuyacaksınız. Tıpkı öteki Osman Balcıgil romanlarını okuduğunuz gibi...
(Tanıtım Bülteninden)
(Tanıtım Bülteninden)
Keyifli okumalar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yorumlarınız için teşekkür ederim :)