Söylentiye göre #doğununlimanlari'nda #aminmaoulof
gerçek bir yaşam hikayesinden yola çıkarak bu kitabı kaleme almış.Ben biraz bu kitapta romamcılığını zayıf buldum.Ama:
Kitabın sonuna doğru gözlerimin bol bol dolduğunu itiraf etmeliyim.Her zaman olduğu gibi yazar engin yakın tarih ve Ortadoğu bilgisini bu kitapta da gözler önüne sermiş.Roman kahramanının hikayesinde Osmanlı döneminden başlayarak 1948 İsrail devletinin kuruluşuna ve sonraki yakın döneme kadar devam ediyor olaylar.Kitabı okurken açıkçası ben yazarın alagori yaptığını düşünmüştüm zira kitap bittikten sonra nette kitap hakkında araştırma yapınca gerek bir hayat hikayesi olduğunu öğrendim ve buda beni şaşırttı.Şöyle ki olaylar her ne kadar yukarıda bahsettiğim tarih dönemi içinde geçse de roman kahramanı İsyan'nın hikayesi çok kurgu hissi veriyordu.
Roman kahramanı yarı Ermeni yarı Müslümandır,Fransa'ya okumaya gider,(ayrıntılara girmeden çok az şey söylemeye çalışıcam),evlenip Beurut'a döner ve karısıyla Hayfa'da yaşamaya karar verirler.Karısı hamileyken babasının hasta olduğunu duyunca Beyrut'a gider ve işte zaten cadı kazanı gibi kaynayan Ortadoğu'da 1948 yılında İstail devleti kurulunca Yahudi-Arap savaşı çıkar ve çiftimiz da artık iki ayrı devlet insanlarıdır..Bu durumla baş edemeyen roman kahramanımızın akıl sağlığı bozulur ve işler çok daha karışır.Aslında kitap yorumlarında olay ayrıntılarına asla girmem ama yazarın neden alagori yaptığını düşündüğümü ve romanı zayıf bulduğumu açıklamak için bu azıcıkın bilgi gerekliydi.Ben kitabı okurken romanın başı nereye doğru gidecek bu kitap hissi veriyordu ve tarihsel içeriği daha ağırdı sonlara doğru bence olaylar absürd bir tavır almaya başlayınca #maoulof'un insanlığın medeniyet ve din beşiği bir coğrafya da her daim hataretli bir yaşam sürerken onca ölüm onca savaş onca kandan sonra nasıl da yavaş yavaş çıldırdığını bu romanla alagorileştirerek anlatyığını düşünm0ştüm.Bu sebeple kitabın kurgusu biraz yavan ve hikayeciliği biraz zayıftı.Zira Maoulof'tan ihep etkileyici işlere alışmıştık.Gerçi #semerkant'da da aynı absürd hikaye ilerlemesini kullanmıştı.🤔
gerçek bir yaşam hikayesinden yola çıkarak bu kitabı kaleme almış.Ben biraz bu kitapta romamcılığını zayıf buldum.Ama:
Kitabın sonuna doğru gözlerimin bol bol dolduğunu itiraf etmeliyim.Her zaman olduğu gibi yazar engin yakın tarih ve Ortadoğu bilgisini bu kitapta da gözler önüne sermiş.Roman kahramanının hikayesinde Osmanlı döneminden başlayarak 1948 İsrail devletinin kuruluşuna ve sonraki yakın döneme kadar devam ediyor olaylar.Kitabı okurken açıkçası ben yazarın alagori yaptığını düşünmüştüm zira kitap bittikten sonra nette kitap hakkında araştırma yapınca gerek bir hayat hikayesi olduğunu öğrendim ve buda beni şaşırttı.Şöyle ki olaylar her ne kadar yukarıda bahsettiğim tarih dönemi içinde geçse de roman kahramanı İsyan'nın hikayesi çok kurgu hissi veriyordu.
Roman kahramanı yarı Ermeni yarı Müslümandır,Fransa'ya okumaya gider,(ayrıntılara girmeden çok az şey söylemeye çalışıcam),evlenip Beurut'a döner ve karısıyla Hayfa'da yaşamaya karar verirler.Karısı hamileyken babasının hasta olduğunu duyunca Beyrut'a gider ve işte zaten cadı kazanı gibi kaynayan Ortadoğu'da 1948 yılında İstail devleti kurulunca Yahudi-Arap savaşı çıkar ve çiftimiz da artık iki ayrı devlet insanlarıdır..Bu durumla baş edemeyen roman kahramanımızın akıl sağlığı bozulur ve işler çok daha karışır.Aslında kitap yorumlarında olay ayrıntılarına asla girmem ama yazarın neden alagori yaptığını düşündüğümü ve romanı zayıf bulduğumu açıklamak için bu azıcıkın bilgi gerekliydi.Ben kitabı okurken romanın başı nereye doğru gidecek bu kitap hissi veriyordu ve tarihsel içeriği daha ağırdı sonlara doğru bence olaylar absürd bir tavır almaya başlayınca #maoulof'un insanlığın medeniyet ve din beşiği bir coğrafya da her daim hataretli bir yaşam sürerken onca ölüm onca savaş onca kandan sonra nasıl da yavaş yavaş çıldırdığını bu romanla alagorileştirerek anlatyığını düşünm0ştüm.Bu sebeple kitabın kurgusu biraz yavan ve hikayeciliği biraz zayıftı.Zira Maoulof'tan ihep etkileyici işlere alışmıştık.Gerçi #semerkant'da da aynı absürd hikaye ilerlemesini kullanmıştı.🤔
Her halükarda dünya görüşünü ve aydın kişiliğini,engin tarih bilgisini kitaplarında okuyucularından esirgemeyen bir yazar.En iyi romanı olmasa da yazar Maoulof olunca okumaya değer.
arka kapak:
"Adana'da ayaklanmalar olmuştu. Kalabalık, Ermeni mahallesini yağmalamıştı. Altı yıl sonra çok daha büyük çapta olacakların provası gibi bir şeydi. Ama bu bile dehşetti. Yüzlerce ölü. Belki de binlerce." Can çekişen Osmanlı İmparatorluğu ve Beyrut ile Fransa arasında yaşamı sürüklenen İsyan. Doğunun Limanları bu yüzyılın başını, bir insanın trajik tarihinin içinden anlatıyor.Amin Maalouf son romanı 'Doğunun Limanları' ile yine YKY'de.
okuyarak kalın..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yorumlarınız için teşekkür ederim :)