fahrenhiet 451 kitapların yakıldığı sıcaklık derecesiydi....
büyük umutlarla başlasam da beklentimi karşılamayan bir kiap oldu.
yakın gelecek bir zaman ve artık itfaiyeciler yangın söndürmek yerine yangın çıkarırlar.
çünkü görevleri ele geçirdikleri tüm kitapları yakmaktır.
itfaiyeci montag'ın ise hayatında manevi bir kıvılcım yanar kitapların dayanılmaz cazibesine kapılır...
konu çok enteresan olasa da dil çok sıkıcıydı.
hikayenin anlaımında bence bazı tutarsızlıklar da vardı.yazı ya da okuma olmadan bir toplum nasıl ayakta kalabiliyordu gibi mesela.
Guy Montag işini seven bir itfaiyeciydi. On yıldır kitap yakıyordu. Gecenin bir yarısında yola çıkışlarını, alevlerin kitapları yutuşunu hiç sorgulamamıştı... Hiç sorgulamamıştı, insanların korkusuzca yaşadıkları bir geçmişi anlatan o 17 yaşındaki genç kızla karşılaşana dek... Montag'ın hayatındaki bütün yanlışlar doğrularla yer değiştirir o andan sonra... İşini, eşini, yaşayışını yeni bir gözle değerlendirir. Önünü alamadığı duyguları onu, asla tahmin edemeyeceği şeyler yapmaya iter. Sansüre, totaliter yönetimlere, kültür endüstrisine ve uzunca bir süredir sürdürdüğümüz yaşam tarzına yönelik en keskin eleştirilerden biri. Okuyun ve kendinizi yeni baştan kurun.
vikipedi
Fahrenheit 451, Ray Bradbury'nin 1951'te ilk defa basılan ünlü bilim kurgu romanıdır. Baskıcı bir gelecek toplumunun anlatıldığı bu kitap aynı zamanda distopya olarak da sınıflandırılabilir.
Eser, kitapların itfayeciler tarafından yakıldığı, insanların sadece televizyonda beyin yıkayıcı şovlar izlediği ve kitap bulundurup düşünen insanların yok edildiği bir gelecekte geçmektedir. Kitap adını, kağıdın 451 Fahrenheit'ta tutuşması gerçeğinden almaktadır. Aynı zamanda ünlü Fransız sinemacı, François Truffaut tarafından da sinemaya uyarlanmıştır ancak Truffaut kendi yorumunu katmayı tercih etmiş ve kurguda bazı değişiklikler yapmıştır. Bu film Türkiye'de "Değişen Dünyanın İnsanları" adıyla gösterime girmişti.
fahrenheith 451 film
yönetmen:françoic truffaut
yönetmen:françoic truffaut
imbd puanı:7,3
türkiye de gösterim adı:değişen dünyanın insanları
vikipedi
filmin ve kitabın adı
Artık bütün evlerin ve içlerindeki eşyaların yanmaz materyallerden yapıldığı bu geleceğin dünyasında sadece eskiden kalmış, oturulmayan veya kaçak kullanılan, bu nedenle yasa dışı duruma düşmüş bazı ücra konutlarla yine yasa dışı olan kitaplar yangından etkilenmektedir. Dolayısıyla artık bu yeni düzende bir itfaiye teşkilatına gereksinim kalmamıştır. Yine de personelinin giysileriyle ve kullandıkları kırmızı itfaiye araçlarıyla eskinin itfaiye teşkilatlarını andıran bir kurum vardır. Bir tür polis teşkilatı gibi işlev gören bu kurumun görevi artık yangınları söndürmek değil, yasaklanmış kitapları bulup yakmaktır. Aldıkları ihbarları değerlendirerek baskın yaptıkları konutlarda ustalıkla gizlenmiş kitapları ortaya çıkartan bu becerikli itfaiyeciler bulduklarını alev makinelerini kullanarak oracıkta yakıp imha ederler.
Bu 'itfaiye' teşkilatının adı "451"dir. (bu distopik devirde yazılı materyaller yasaklanmıştır, ancak rakamlar halâ kullanılmaktadır-yazısız resimli romanların serbest oldukları gibi). Hem itfaiye binasının duvarlarında hem de itfaiyecilerin yakalarında bu 451 rakamı görülmektedir. Filmin başlarında kıdemli itfaiyeci Guy Montag (Oskar Werner)'ın, Clarisse (Julie Christie)'in 451 rakamının anlamıyla ilgili sorusuna verdiği cevap seyirciyi de bu konuda bilgilendirir: "Bu, 'Fahrenheit 451' demektir, (Fahrenheit, İngilizce konuşulan bazı ülkelerde kullanılan bir sıcaklık ölçü birimidir ve 451 Fahrenheit, yaklaşık 233 Santigrat dereceye karşılık gelir) ve Fahrenheit 451 kitap kağıdının yanmaya başladığı sıcaklıktır."(Filmin 10. dakikasından itibaren)
Filmin uyarlandığı romanın yazarı Ray Bradbury bu bilgiyi bir itfaiye şefinden öylesine edindiğini belirtmişti. Bradbury bu yetkiliye bir kitap kağıdının kaç derecede tutuşmaya başlayacağını sormuş, aldığı "451 Fahrenheit derecesi" cevabı da öyle hoşuna gitmiş ki, bu bilgiyi başka bir yerde doğrulatma gereği duymadan doğrudan kitabında kullanmıştı.François Truffaut da kitabın adını değiştirmeden filminde aynen korumuştur
konusu
Film belirsiz bir gelecek zamanda, adı belirtilmemiş bir ülkede geçer. Devlet otoriteleri, okumanın ve bilgi edinmenin bağımsız düşünmeyi yaygınlaştıracağına, onun da toplumda mutsuzluğa ve kargaşaya neden olacağına kanaat getirerek sakıncalı veya sakıncasız diye ayırmadan, ülkede o zamana kadar yazılmış ne kadar kitap ve yazılı materyal varsa kesin bir biçimde yasaklamışlar ve yok etmişlerdir. Bunu çok uzun bir süre önce yaptıkları bellidir, zira birçok insan, özellikle de genç nesil kitabın neye benzediğini bile bilmez. Haliyle yazılı kültür tamamen ortadan yok olunca onun yerini ezbere dayalı görsel kültür almıştır. İnsanlar evlerindeki dev ekranlı monitörlerden sadece kendilerine empoze edilen bilgileri alırlar. Otoriteye itaat etmeyi sürdürmeleri için de kendilerine verilen bazı ilaçları kullanmak zorundadırlar. Böylece entellektüel faaliyetlerden tamamen uzak, neredeyse duyguları olmayan, kanaatkâr ve uyuşmuş bir kitle oluşturulmuştur. Duyguları da körelmiş bu insanların birbirleriyle iletişimleri de çok kısıtlı olduğu için yalnızlaşmışlardır. İşin daha da acı tarafı sahte bir huzur içerisindeki bu insanlar kendilerinin özgür olduklarını sanmaktadırlar. Kitap olmadığı için geçmiş hakkında bilgileri ya hiç yoktur ya da kendilerine dayatılanla sınırlıdır.
Hükümet "İtfaiyeciler" adı verilen bir özel birim oluşturmuştur. Geniş yetkilerle donatılmış bir tür polis gücü olan bu birimin görevi, ihbarları değerlendirerek ve gereğinde dedektif gibi iz sürerek gizli kapaklı okunan kitaplara el koymak ve onları yakarak imha etmektir. İtfaiye araçlarına binerek gittikleri ve baskın yaptıkları evlerde kitaplar ne kadar zekice saklanmış olursa olsun, bu becerikli itfaiyeciler onları bulup çıkartırmayı başarırlar. Yakarak imha işlemleri ibret oluşturabilmesi için zaman zaman toplum önünde de yapılmaktadır.
Görevini iyi yaptığı için sürekli amirlerinden övgüler alan kıdemli itfaiyeci Guy Montag (Oskar Werner) bir terfi almak üzeredir. Kurumundaki saygınlığını, verilen görevleri asla sorgulamadan yerine getirmesine borçludur. Karısı Linda (Julie Christie) kendisini interaktif bir televizyon programına iyice kaptırmış, fazlasıyla 'sığ' bir kadındır. Guy bir gün otobüste karşılaştığı mahalle komşusu Clarisse (onu da Julie Christie oynuyor)'le yakınlaşır. Clarisse bir öğretmendir ve uyguladığı alışılmadık eğitim yöntemlerinden ötürü işini kaybetme riskiyle karşı karşıyadır. Guy, gizli bir kitap kurdu olduğunu öğrendiği bu kadından etkilenir ve baskınlar sırasında yanmaktan gizlice kurtardığı bazı kitapları okur. Kafasında soru işaretleri belirmeye başlar. Baskın yaptıkları bir evdeki kitap koleksiyoneri orta yaşlı kadının evi terketmeyi reddedip, evi ve kitaplarıyla birlikte yananarak ölmeyi yeğlemesi üzerine Guy mesleğini sorgulamaya başlar. Evine döndüğünde karısına ve onun misafirlerine, yeni okuduğu bir kitaptan pasajlar aktarır ve onları şoke eder. Aynı gece Clarisse'in evi de basılır ama kadın çatıdaki bir gizli geçitten kaçmıştır.
Guy, Clarisse'e yardım etmeye karar verir. Clarisse de ona "Kitap İnsanlar"dan bahseder. Gizli bir 'tarikat' etrafında toplanan ve kendilerine "Kitap İnsanlar" adını veren bu insanlar kitapları sonsuza kadar yaşatmak amacıyla onları okuyup ezberlemektedirler. Her biri sadece tek bir kitabı hafızasına kaydettiği için, bu kitap yok edilse bile onu ezberleyen hayatta kaldığı sürece bu kitap yaşatılmış olacaktır. Bu karanlık çağ sona erdiğinde bu insanlar hafızalarındaki kitapları yeniden bastırtabileceklerdir. Her "Kitap İnsan" ölmeden önce ezberindekileri bir başkasına aktararak kitabı ölümsüzleştirir. Her tarikat üyesi hafızasına kaydettiği kitabın adıyla anılmaktadır. Montag da yanında getirdiği Edgar Allan Poe'nun "Gizemli ve Hayâli Hikâyeler" adlı kitabı hemen ezberlemeye başlar. O da bundan sonra bu adla anılacaktır.
Daha sonra kente geri dönen Guy, Yüzbaşı'ya (Cyril Cusack) istifasını verir, Yüzbaşı son bir ihbarı değerlendirdikten sonra bu istifayı kabul edeceğini söyler. Gittikleri ev Guy Montag'ın kendi evidir. Onu kitaplarından nefret eden karısı ihbar etmiştir. Kitapları yakılırken Guy Yüzbaşıyı öldürür ve "Kitap İnsanlar"la yaşamak üzere kırsal bölgeye gider. Burada televizyondan canlı yayınlanan kendi yakalanışını ve öldürülüşünü izler. Bu aslında düzmece bir haberdir, zira onun yaşadığının bilinmesi hükümetin işine gelmez..
nihayetinde yine felsefesi çok iyi olan bir distopik roman amma ben yine sıkıldım.arkaarkaya distopya okumaktan dolayı oldu sanırım.
trailer.,
kitabı okudum,ffilmi ise başına biraz bakmış ve tamamını izleyecek zamanım olmamıştı.
bugün itibariye kitap filmim belirlenmiş durumda;fahrenhei 451.
size de iyi seyirler,keyifli okumalar olsun.
mayıs ayına bu kitabı seçip ardından filmi izleyebilirsiniz..
dua ile ..
Kendisi benim en sevdiğim kitaptır. Beklentini karşılamaması biraz üzdü açıkçası ^^ Olsun, yine de blogunda yer vermen çok hoşuma gitti :) Filmi için pek iyi şeyler söyleyemeyeceğim maalesef ^.^
YanıtlaSilne yazıkk ki okurken çok sıkıldım :/ ama felsefesi çok güzel o ayrı.filmi hdaha tamamlamadım,onu izleyeyim bakalım film hakkında ne düşüneceğim :)
YanıtlaSil