cesur yeni dünyadan 1984'e kadar pek çok distopyaya ilham kaynaklığı etmiş rus yazar yewgeni zemyatin'nin kaleminden çıkmış distopik bir roman.
ama şunu itiraf edeyim kitap çok sıkıcı,çok zor okunuyor.
ama tam bir sistem eleştirisi.
sosyalist bir devrimin ardından tek devlet haline gelmiş bir dünya da adı bile olmayan d-530 adlı integral denen uzay gemisi yapımında çalışan bir matematikçinin,uzay gemisi fırlatılmadan kırk gün önce yazdığı günlüğü okuruz kitapta.
arka kapak
"Şimdiye kadar yazılmış en iyi bilimkurgu roman, klasik bir karşı ütopya."
Ursula K. Leguin
Biz, sonradan kendi tarzında yazılan yapıtlar için prototip olacak disütopik bir romandır. Roman gelecekte varolan otoriter bir devletin inançlarına körü körüne bağlı bir vatandaşı ve bir matematikçi olan D-503'ün günlüğüne yazdıklarına yer verir. Günlük, mutluluğun, düzenin ve güzelliğin sadece özgürlüğün olmadığı bir ortamda, matematiksel mantığın ve mutlak gücün demir prensiplerinde bulunabileceğini dikte eden bir hükümet doktrininin bir ilanı olarak başlar. Günlük ve roman ilerledikçe D-503, I-330 adlı bir muhalifin çarpıcı etkisine kapılır. I'ya duyduğu çılgıncasına arzuyla büyülenen D, matematiksel mantığın saflığına ve tüm insanların ihtiyacını karşılayacak ve mükemmel düzenlenmiş bir bütünlüğün kapasitesine olan inancını kaybeder. Kendini azar azar ?-1'in şiirsel irrasyonelliğine ve bireysel bir aşkın anarşizmine doğru çekilirken bulur. Artık "biz"i kullanmaz ve gerilla sevgilisinin adının ironik bir yansıması olarak "ben"i, yani kendini düşünmeye başlar.
Zamyatin'in Biz'ini farklı kılan şey otoriterliğe bakış açısındaki entelektüel inceliktir.
vikipedi
Biz, (Rusça: Мы - Mıy), Rus yazar Yevgeni İvanoviç Zamyatin'in bir romanı. Yazarın en bilinen eseri ve tek roman çalışmasıdır. 1920 yılında kaleme alınan eser yazarın ülkesinde ancak 1988 yılında yayımlanmıştır.[1] Romanın kurgusu, sosyalist bir devrimin ardından 26. yüzyılda geçmektedir ve kendisini örnek alan diğer romanlar gibi eserde de distopik bir atmosfer mevcuttur. Romanda insan doğadan ve kendi benliğinden koparılmış, Biz haline getirilerek toplumun sıradan bir parçası halini almıştır. Öyleki artık isimler kullanılmamakta, en üstün bilim olan matematikten yararlanılarak her yurttaş bir sayı ile anılmaktadır. Saydam cam duvarlar arasında yaşayan yurttaşların her anı sistem tarafından denetlenmekte, erkek ve dişi sayılar sadece sistemin izin verdiği çiftleşme anlarında bir perde ile dış dünyadan ayrılabilmektedirler. Toplum gelişmiş, bilim ilerlemiş, dünya dışına yolculuk yapmak bile mümkün olmuştur. Ancak tanımlanan dünya bir ütopya değil, kara, karanlık bir ütopyadır.
Biz, distopik geleceği konu alan, çoğunlukla totaliter ve özgür istemi kısıtlayan, yok eden iktidarları betimleyen romanların ilk örneğidir. Roman en gelişmiş sistemin bile daha iyi bir alternatifi olduğu iddiasını kendisine temel almıştır.
Sovyetler Birliği'nde 1921 yılında yasaklanmış olan romanın İngilizce tercümesi 1924 yılında İngiltere'de yayımlanmıştır. Bu eser ilk anti-ütopyacı (ütopya karşıtı) romanlardandır;Aldous Huxley'in Cesur Yeni Dünya (Brave New World) ile George Orwell'ın 1984 isimli romanlarına esin kaynağı olmuştur.
Distopik bir geleceği konu alan romanda, hikâye baş kahraman "D-530"un ağzından bir tür günlük şeklinde anlatılır. Romandaki `günlük` biçimindeki anlatım, kahramanların isim yerine ürün koduna benzer kodlarla isimlendirilmesi ve genel anti-ütopyacı tutum daha sonraları birçok romanda kullanılacak ve roman birçok distopya konulu romana öncü olacaktır. Distopik bir hiciv olan romanda birçok özel ve farklı detay göze çarpar. Bunlara örnek olarak romanda evlerin saydam materyallerden yapılmasını verebiliriz. Buna göreherkes her an görülebilir.
alıntı
“26. yüzyılda geçen romanda insan doğadan ve kendi benliğinden koparılmış, “Biz” haline getirilerek toplumun sıradan bir parçası halini almıştır. Öyleki artık isimler kullanılmamakta, her insan bir sayı ile anılmaktadır. Saydam cam duvarlar arasında yaşayan insanların her anı sistem tarafından denetlenmekte, erkek ve dişi sayılar sadece sistemin izin verdiği çiftleşme anlarında bir perdeyle dış dünyadan ayrılabilmektedirler. Toplum gelişmiş, bilim ilerlemiş, dünya dışına yolculuk yapmak bile mümkün olmuştur. Ancak tanımlanan dünya bir ütopya değil, karanlık bir ütopyadır.
“Şimdiye kadar yazılmış en iyi bilim-kurgu roman, klasik bir karşı ütopya”
Ursula K. Le Guin
Ursula K. Le Guin
Biz, sonradan kendi tarzında yazılan yapıtlar için prototip olacak disütopik bir romandır. Roman gelecekte varolan otoriter bir devletin inançlarına körü körüne bağlı bir vatandaşı ve bir matematikçi olan D-503’ün günlüğüne yazdıklarına yer verir. Günlük, mutluluğun, düzenin ve güzelliğin sadece özgürlüğün olmadığı bir ortamda, matematiksel mantığın ve mutlak gücün demir prensiplerinde bulunabileceğini dikte eden bir hükümet doktrininin bir ilanı olarak başlar. Günlük ve roman ilerledikçe D-503, I-330 adlı bir muhalifin çarpıcı etkisine kapılır. I’ya duyduğu çılgıncasına arzuyla büyülenen D, matematiksel mantığın saflığına ve tüm insanların ihtiyacını karşılayacak ve mükemmel düzenlenmiş bir bütünlüğün kapasitesine olan inancını kaybeder. Kendini azar azar V-1’in şiirsel irrasyonelliğine ve bireysel bir aşkın anarşizmine doğru çekilirken bulur. Artık “biz”i kullanmaz ve gerilla sevgilisinin adının ironik bir yansıması olarak “ben”i, yani kendini düşünmeye başlar.
Zamyatin’in Biz’ini farklı kılan şey otoriterliğe bakış açısındaki entelektüel inceliktir.
Zamyatin’in Biz’ini farklı kılan şey otoriterliğe bakış açısındaki entelektüel inceliktir.
Ayrıntı Yayınları Tanıtım Yazısı
G. Orwell ve A. Huxley gibi yazarların öncüsü ve esin kaynağı olan Zamyatin, onlardan çok daha önce yazdığı Biz ile totalitarizm tehlikesine işaret ederek, anti-ütopyayı radikal bir eleştiri silahına dönüştürmüştür. Bütünlüklü, bitmiş bir topluma karşı olan Zamyatin Biz’de, böylesi bir toplumun olumsuzluklarını anlatır. 26. yüzyılda geçen romanda insan doğadan ve kendi ‘ben’liğinden koparılmış, ‘Biz’leşerek teknolojiye ve bürokratik devlete teslim olmuştur. Kişisellik yoktur… İnsanların adları değil, numaraları vardır. Saydam, cam duvarların arkasında yaşayan insanların her dakikası devletçe belirlenmekte, denetlenmektedir. Erkek ve dişi numaralar yalnızca, izin belgeleriyle önceden belirlenmiş sevişme saatlerinde birbirlerini ziyaret ettikleri zaman perdeleri indirme hakkına sahiptirler. Zamyatin ‘gerçek edebiyatın güvenilir ve gayretkeş görevliler tarafından gerçekleştirilebileceğini’ savunarak resmi görüşlere karşı çıkmış, kuşağının en radikal isimlerinden biri olmuştur.
G. Orwell ve A. Huxley gibi yazarların öncüsü ve esin kaynağı olan Zamyatin, onlardan çok daha önce yazdığı Biz ile totalitarizm tehlikesine işaret ederek, anti-ütopyayı radikal bir eleştiri silahına dönüştürmüştür. Bütünlüklü, bitmiş bir topluma karşı olan Zamyatin Biz’de, böylesi bir toplumun olumsuzluklarını anlatır. 26. yüzyılda geçen romanda insan doğadan ve kendi ‘ben’liğinden koparılmış, ‘Biz’leşerek teknolojiye ve bürokratik devlete teslim olmuştur. Kişisellik yoktur… İnsanların adları değil, numaraları vardır. Saydam, cam duvarların arkasında yaşayan insanların her dakikası devletçe belirlenmekte, denetlenmektedir. Erkek ve dişi numaralar yalnızca, izin belgeleriyle önceden belirlenmiş sevişme saatlerinde birbirlerini ziyaret ettikleri zaman perdeleri indirme hakkına sahiptirler. Zamyatin ‘gerçek edebiyatın güvenilir ve gayretkeş görevliler tarafından gerçekleştirilebileceğini’ savunarak resmi görüşlere karşı çıkmış, kuşağının en radikal isimlerinden biri olmuştur.
‘Zamyatin’in getirdiği tartışma ise düşünen ve hayal eden insan için özgürlük ve mutluluğun özdeş kavramlar olduğudur. Özgürlük mutsuzluğa gebe olmak zorunda değildir Zamyatin’de. Başkaldırmak, alışılagelmiş olanla mücadele etmek acı verir gerçi, ama ‘dünü bugün, bugünü de dün olarak yaşamak daha zordur.’ Zamyatin’in ütopyası kesintisiz bir mücadeledir, bugüne daima yarının gözüyle bakarak, kendi kurduğunu, kurumlaşmaya başladığı andan itibaren yeniden yıkarak sürdürülen bir mücadele. Ütopya, Zamyatin için bir ufuktur, ona sürekli olarak yaklaşır, ancak varılamaz. ‘Vardık’, teslim olmaktır, gerçek sorular ise ‘Neden’ ve ‘Peki sonra ne olacak’tır?’
Cesur Yeni Dünya’dan önce…
1984’ten önce…
BİZ vardı.
1984’ten önce…
BİZ vardı.
(Zeplin Kitap Tanıtım Bülteninden)
George Orwell, Aldoux Huxley ve daha birçok yazara ilham vermiş olan Biz’de, Velinimet’in yönettiği Tek Devlet adlı bir yapıyla karşılaşırız. Tek Devlet’te bireyler yoktur, sayılar vardır. Hayat kusursuz eşitlikteki bir denklem gibi, matematiksel bir kesinlikle sürmektedir. İnsanların ilkel tutku ve güdüleri bastırılmıştır. Doğaya bile boyun eğdirilmiş ve Doğa, Yeşil Duvar’ın ardına sürülmüştür. Artık ulaşılacak tek bir hedef kalmıştır: Uzay. Bu hedef de İNTEGRAL adlı uzay gemisinin yapılmasıyla birlikte ulaşılır olacaktır.
İNTEGRAL’in baş mimarı olan D-503, fırlatmaya günler kala fikirlerini kaydetmeye karar verir ve bir günlük tutmaya başlar. Güzel I-330’la karşılaşması ise her şeyi tamamen değiştirir: D-503 zamanla hem Tek Devlet’i hem de kendini sorgulamaya başlar, çünkü eskilerin ‘ruh’ dediği şeyi keşfetmiş ve hayal gücünü kullanmıştır. Hayal gücü Tek Devlet’te bir hastalık çeşididir. 26. yüzyılda geçen Biz klasik bir distopya romanı olmasının yanında, bir sistem eleştirisi ve bireysel özgürlük bildirisidir.
“Ve mutluluk… Nedir mutluluk? Arzularımız bize acı veren şeyler değil mi? Ve hiçbir arzunun kalmaması mutluluktur, değil mi? Mutluluğun önüne bir artı işareti koymak ne kadar aptalca! Ne büyük bir hata! Gerçek mutluluğun başına kesinlikle ama kesinlikle bir eksi konulmalı, ilahi bir eksi…”
bu ralar arka arkaya distopya okumaya karar vermiş blogger postu :))
keyifli okumalar..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yorumlarınız için teşekkür ederim :)