dün prensesimle birlikte,hayatımda ilk defa bir türk filmine para vererek ve merak ederek,sinemada türk filmi izledim.
recep ivedik,ali baba ve yedi cüceler,deliha ve daha pek çok ucuzun altında adeta değersiz ve kalitesiz türk filmi izlemek yerine bu türden filmlere gidilmesi ve yapımcıların teşvik edilmesi gerekiyor diye düşünüyorum.
film daha çok türk-japon dostluğuna hizmet etmek amaçlı çekilse bile yinede sinemada izlenilmeye,övgüye ve söz edilmeye değerdi.
filmin ilk yarısının ağlayarak geçtiğini söylemeliyim.ikinci yarısı benim için adeta sürpriz oldu çünkü netten çok fazla araştırma yapmamıştım.normal şartlar alında film,yönetmen,filmin konusu ve oyuncular hakkında bilgi sahibi olmadan film izlemem.
filmin ikinci yarısı ilk yarısı kadar etkileyici değildi.
filmin sonunda ki japon inançlarına uygun reenkarnasyona yapılan hafif gönderme gözlerden kaçmıyordu.
ertuğrul fırkatey'ninin beyaz perdeye yansıması son derece etkileyiciydi,japon ada+sı ve japon köylüler de bir o kadar hoş ve gerçekçiydi.ayrıca japonca konuşmaların dublajlı olarak verilmemesi de filmin etkisini arttırmış.
filmden öyle osmanlı ruhu falan beklemeyin,ya da bir tarih filmi olduğunu da düşünmeyin.başta da dediğim gibi türk-japon ortaklığı için çekilmiş bir dostluk filmi.tıpkı dostluk maçları gibi.niyeyse aklıma bu geldi :)
yinede film henüz gösterimdeyken gidin izleyin ve maddi,manevi böyle yapımlara destek verin.
türk halkının aklıyla dalga geçen,sanat beğenisini ve anlayışını küçümseyen tüm halka geri zekalı muamelesi yapan sinema filmlerinden de uzak durun ki sanatımızın gelişimine katkıda bulunalım.,Atatürk'ün de dediği gibi-sözü tam olarak hatırlayamadım ama şöyleydi-bir milletin sanatına bakarak onun gelişmişlik düzeyini anlayabilirsiniz.
daha nice sanatsal yapımlara gebe olsun bu film sayesinde türk sineması diyelim.
film hacivat ve karagöz filminden sonra en beğendiğim ikinci türk filmi olma özelliğine de sahip oldu.
karar verdim diriliş ertuğrul ve hacivat ve karagöz'e de film önerisi başlığı altında post yazacağım inşllh.
japon doktor ve yüzbaşı mstafa'nın konuşması.
hoş sahnelerden biriydi.
ertuğrul fırkateyni
vikipedi:
Ertuğrul, Sultan Abdülaziz döneminde yaptırılmış ve 19 Ekim 1863 Pazartesi günü Padişah huzurunda denize indirilmişOsmanlı fırkateyni. Makine ve kazanları 1864’te İngiltere’de monte edilmiştir. 1865’te Kosova ve Hüdavendigâr gemileriyle birlikte İngiltere’den yurda dönerken Cherburg, Toulon ve bazı İspanyol limanlarına uğramış, İstanbul’a gelişinde de Beşiktaş Sahil Saray-ı Hümayunu (Dolmabahçe Sarayı) önünde demirli kalmış, bir süre sonra da Haliç’e kapatılmıştır.
Gemi 8 adet 150 milimetrelik Krupp topu, 5 adet 150 librelik Armstrong topu, 2 adet 4, 2 adet 3 fontluk Krupp, 2 adet 5 namlulu Hockins, 2 adet 5, 4 adet namlulu Nordenfeld, 1 adet 12 ve 1 adet 6 librelik roket kovanı, 1 torpido atış kovanı, 2 torpido, 100 Martin Henry tüfeği, 100 Winchester tüfeği ve 40 adet tabanca taşımaktadır.
Ertuğrul 79 metre boyunda, 15,5 metre genişliğinde idi ve 8 metreye yakın su çekiyordu. 60 ton su alıyor, aldığı kömürle de 10 mil süratle 9 saat seyredebiliyordu. Gemi zamanına göre modern araçlarla donatılmış, elektrikle aydınlatılmıştı. Bunlar göz önüne alınarak teknenin çürüklüğünden başka kusuru yoktu denilebilir.
II. Abdülhamid, 1887 yılında Japonya İmparatoru Komeii 'nin yeğeninin bir savaş gemisiyle İstanbul'u ziyaret etmesinin ardından Japonya’ya bir heyet gönderilerek iade-i ziyaret yapılmasını emretmişti. Gemi, II. Abdülhamid’den Japon İmparatoruna mücevherli imtiyaz nişanı ve diğer hediyeleri götürecekti.
Padişahın isteği üzerine donanmanın en güzel gemisi bu iş için tahsis edildi. Bazı uzmanların bu geminin çürük olduğu ve böyle bir seferi tamamlayamayacağı yönündeki raporlarina rağmen Ertuğrul Fırkateyni, Temmuz 1889’da İstanbul’dan yola çıktı. İlk arızasını süveyş kanalında yaptı ve Güzergâhı boyunca çeşitli limanlara uğrayarak seyahat ediyordu. Fırkateyn, Singapur’a vardığında kafile başkanı Miralay Osman Bey Amiralliğe terfi ettirildi. Kafile, uğradığı ülkelerin halkları ve Müslümanlar tarafından görkemli sevgi gösterileriyle karşılanıyor, gemiyi kimi zaman binlerce kişiden oluşan gruplar ziyaret ediyordu. Gemi, 11 ay sonra 7 Haziran 1890 tarihinde Japonya’nın Yokohama Limanı'na vardı.
İmparator Komeii, Türk amiralini ve heyetini görkemli bir şekilde karşıladı. Şehir halkı Türk amiralinin saray arabası ile İmparatorun yanına gidişini sevgi gösterileriyle takip etti.
Ertuğrul Fırkateyni, Japon sularında kaldığı üç ay boyunca etrafındaki binlerce Japon kayığına 50 kişilik bandosuyla konserler verdi. Nihayet geri dönüş yolculuğu için hazırlıklar tamamlandı. Yola çıkılacağı gün Japon Deniz Kuvvetlerinin tayfun uyarısına rağmen, Ertuğrul Fırkateyni planlandığı gibi 15 Eylül 1890 tarihinde Yokohama Limanı’ndan ayrıldı.Kuşimoto açıklarında tayfuna yakalanan Ertuğrul Fırkateyni 16 Eylül 1890’da kayalara çarparak battı. Kazadan sadece 69 denizci kurtulabildi, Amiral Osman Bey de dahil diğer mürettebat hayatını kaybetti.
Ertuğrul Fırkateyni’nin trajik sonu Türk-Japon halklarını yakınlaştırdı. Yöre halkı, kazadan kurtulanlara büyük yardım ve yakınlık gösterdi. Torajiro Yamada isimli bir Japon, şehit yakınları ve kazazedeler için yardım kampanyası düzenledi. Toplanan para aynı kişi tarafından dönemin padişahına teslim edildi. Hayatta kalan 69 denizci, Japonya İmparatorunun talimatıyla Hiei ve Kongō isimli iki askeri gemi ile İstanbul’a gönderildi.
Kazada ölenlerin anısına Kuşimoto’da bir anıt yapılmıştır. İlk anıt Japonlar tarafından 1891’de dikilirken, 1929 yılında yine Japonlar tarafından genişletilmiştir. Şehitlik Anıtı, 3 Haziran 1929 tarihinde Japon İmparatoru tarafından da ziyaret edilmiştir. 1937’de Türkiye tarafından restore edilen anıt önünde her yıl düzenli olarak anma törenleri yapılmaktadır.
Kuşimoto kasabası Mersin ve Yakakent ile kardeş şehirdir. Kuşimoto’da bir de müze bulunmaktadır. 1974 yılında inşa edilen "Türk Müzesi"nde Ertuğrul Fırkateyni’nin maketi, gemideki asker ve komutanların fotoğrafları ve heykelleri bulunmaktadır.
Şehitler arasında Hasan Âli Yücel'in annesi Neyyire Hanım tarafından dedesi ve Can Yücel'in büyükdedesi Kaptan Âli Bey de bulunmaktaydı.
trailer:
main trailer
ertuğrul şehitlerine vefa
kamera arkası
yöemen:mitsutoshi tanaka
oyuncular:
masaaki uchino,kenan ece,shiori kutsuna
imdb:4,0
konusu:
Film, iki ülkenin, Japonya-Türkiye, dostluğunu pekiştiren iki tarihi olayı anlatır. 1887 yılında Japon heyetinin İstanbul’u ziyaret etmesinin ardından Osmanlı firkateyni olan Ertuğrul Japonya’ya gider. Ertuğrul Japonya’dan geri dönmek için yola çıktığında ise kayalıklara çarpar ve 681 kişiyle sulara gömülür. Firkateynden yalnızca 69 kişi sağ kalır, yaralılar sahile ulaştığında Japon köylüler tarafından misafir edilirler. İlerleyen yıllarda Türk-Japon dostluğuna atfen kazanın yaşandığı bölgeye anıt dikilir. 1985 yılında İran-Irak savaşı esnasında ise; Saddam’ın emriyle Tahran havaalanının 24 saat içinde kapatılacağı duyurur. Bunun üzerine Japonya dışında bütün ülkeler uçaklarını göndererek kendi vatandaşlarını Tahran’dan çıkarır. Bu durumu öğrenen dönemin başbakanı Turgut Özal’ın talimatıyla, Tahran’dan tanınan sürenin bitimine yakın pilot Ali Özdemir’in yönettiği Türk uçağı Tahrandaki 215 Japon yolcuyu kurtarır.
Bu tarihi gerçeklerden yola çıkan Japonya ve Türkiye ortak yapımı filmin kadrosunda Seiyou Uchino, Kenan Ece, Shioli Kutsuna, Alican Yücesoy, Yui Natsukawa, Uğur Polat, Yukiyoshi Ozawa, Mehmet Özgür, Deniz Oral ve Tamer Levent gibi isimler bulunuyor.
iyi seyirler olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yorumlarınız için teşekkür ederim :)