uzun zamandır ne okudum postu yazmamıştım.derslerden zaten kitap okumaya
hiç vakit olmuyordu.
arkadaşım hacer'in hediyesi olan kürk mantolu madonna'ya
geçen dönem başlamış ve ders yoğunluğundan okuyup bitirememiştim.
şimdi tatil keyfi sürerken ilk kitabımı okuyup bitirdim.
doğru söylemek gerekirse ben yazarın dilini sıkıcı buldum.bir solukta okuyup bitiremedim.
kitap beni,onu okurken alıp başka diyarlara götürmedi.
geçen sene herkesin okuduğu,kimsenin elinden düşmeyen bu kitabı çok merak ediyordum.
ancak kitap beklentilerimi karşılamadı.
bir kitabın beni sarması için yazarın akıcı bir dilinin olması gerekiyor.yoksa
sadece başladığım işi bitirmek için okuyorum.
ama yazar sıkıcı başlayan ve ne olacağına karar veremediğiniz bir anda hikayeyi
çok güzel merak uyandıracak şekilde devam ettiriyor.
sonra da ne olacak bu maria puder ve raif bey deyip sonun getiriyorsunuz.
yinede türk edebiyatının en iyi hikayecilerinden biri olan sebahattin ali'yi okumuş olmak ayrı bir hazdı doğrusu.
kitaptan beni etkileyen pasajlar...
hiçbir mahluk bir erkek kadar hodbin,kendini beğenmiş ve kibirli,fakat aynı zamanda korkak ve rahatına düşkün değildir..
(bir erkek yazardan kendi hemcinsleri hakkında bu cümleyi okumak oldukça etkileyiciydi)
hiçbir kadın,ihtiras halindeki bir erkek kadar aciz ve gülünç değildir.
(yazarın hemcinsleri için sarf ettiği başka bir öz eleştiri niteliğinde ok gibi saplanan bir söz)
insanlara kızmama imkan yoktu,çünkü insanların en kıymetlisi,en iyisi,en sevgilisi bana en büyük kötülüğü etmişti.
(kalbi gerçekten kırılmış birinden duyulacak bir sözdü)
son olarak
her şeyi,her şeyi,bilhassa ruhumu hiç bulunamayacak yerlere saklamalı...
türk edebiyatının bu güzel eserini okumadan geçmeyin derim..
iyi okumlar..