İnsanın Anlam Arayışı,Viktor E. Frankl....
Kitap hakkında ki düşüncelerime nereden başlasam hiç bilemiyorum,psikologumun tavsiye ettiği kitap okurken insanı derinden etkiliyor;terapimde aldığım hızlı yol ve kendi içsel sorgulamama katkı sağlaması açısından kitabı önermişti ve kitap bitiminde bu tavsiyenin amacını çok daha iyi anladım.Çok şey geldi aklıma kitap boyunca.Jhon Wick'in ilk bölümünde film Wick'in karısının cenaze töreniyle başlar ve arkadaşı Wick'e şöyle der:"Bu hayatta yaşamaya değecek bir şey yok. Geride kalanların arasına serpilmiş böyle günler var."Acının anlamsız olduğunu vurgulayan bu yorum Frankl'ın Nazi toplama kampında fark edip hissettiklerinin tam tersini vurguluyor.Kitap bir psikiyatri profu olan yazarın toplama kampında geçirdiği yılları demagoji ve acıtasyona uğratmadan objektif anlatımıyla başlıyor.Çok can acıtan bir bölümdü.Ikinci bölümde de Japonların İkigai (her güne uyanmak için bir yaşam sebebi)dedikleri şeyi logoterapi yöntemine yaşadığı kamp acılarından bir anlam çıkarark bilimsel bir yönteme dönüştürmesini anlatıyor.Son bölüm de ise yaşanılan anlam boşluğunda nasıl başaçıkılabileceğine örnekler vermiş.Kitabın bu teknik değerlendirmesinin haricinde insana vermeye çalıştığı mesaj çok daha önemli ve güçlü.Hep hayattan alacaklarımıza odaklanmışız ve alamayınca büyük bir anlam boşluğuna düşüyoruz.Peki ya bu hayata bizim vereceklerimiz,hayatın bizden bekledikleri...İşte o zaman varlığımız da bir anlam kazanıyor ve acılarımızda.Zira her insan gücü ve yeteneği nispetinde bu hayata bir anlam ve değer katabilir ve o zamanda acılarımız da kendi içinde kutsallaşır.Yazar adeta insan doğulmaz,olunur diyor.Bizi insan yapan şey şartlar değil,o şartlar doğrultusunda insan kalabilmek.Acı ise bizi pişiren bir öğe..Çok güzel bir kitaptı daha ne diyebilirim ki,muhakkak okuyun..
Kitap hakkında ki düşüncelerime nereden başlasam hiç bilemiyorum,psikologumun tavsiye ettiği kitap okurken insanı derinden etkiliyor;terapimde aldığım hızlı yol ve kendi içsel sorgulamama katkı sağlaması açısından kitabı önermişti ve kitap bitiminde bu tavsiyenin amacını çok daha iyi anladım.Çok şey geldi aklıma kitap boyunca.Jhon Wick'in ilk bölümünde film Wick'in karısının cenaze töreniyle başlar ve arkadaşı Wick'e şöyle der:"Bu hayatta yaşamaya değecek bir şey yok. Geride kalanların arasına serpilmiş böyle günler var."Acının anlamsız olduğunu vurgulayan bu yorum Frankl'ın Nazi toplama kampında fark edip hissettiklerinin tam tersini vurguluyor.Kitap bir psikiyatri profu olan yazarın toplama kampında geçirdiği yılları demagoji ve acıtasyona uğratmadan objektif anlatımıyla başlıyor.Çok can acıtan bir bölümdü.Ikinci bölümde de Japonların İkigai (her güne uyanmak için bir yaşam sebebi)dedikleri şeyi logoterapi yöntemine yaşadığı kamp acılarından bir anlam çıkarark bilimsel bir yönteme dönüştürmesini anlatıyor.Son bölüm de ise yaşanılan anlam boşluğunda nasıl başaçıkılabileceğine örnekler vermiş.Kitabın bu teknik değerlendirmesinin haricinde insana vermeye çalıştığı mesaj çok daha önemli ve güçlü.Hep hayattan alacaklarımıza odaklanmışız ve alamayınca büyük bir anlam boşluğuna düşüyoruz.Peki ya bu hayata bizim vereceklerimiz,hayatın bizden bekledikleri...İşte o zaman varlığımız da bir anlam kazanıyor ve acılarımızda.Zira her insan gücü ve yeteneği nispetinde bu hayata bir anlam ve değer katabilir ve o zamanda acılarımız da kendi içinde kutsallaşır.Yazar adeta insan doğulmaz,olunur diyor.Bizi insan yapan şey şartlar değil,o şartlar doğrultusunda insan kalabilmek.Acı ise bizi pişiren bir öğe..Çok güzel bir kitaptı daha ne diyebilirim ki,muhakkak okuyun..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yorumlarınız için teşekkür ederim :)