7 Kasım 2025

Yeni kitaplar..



Bazısı doğum gğnü hedşyesi bazısı hocamın hediyesi olmsk kaydıyla yeni kitaplarım.



 

Köpek Kalbi...

Çok sevdiğim Bulgakov'un Şehir tiyatrolarında,Kağıthane Sadabat Sahnesindeki oyununa gittik.Kostümler,hele ki sahne tasarımı,oyuncular hetşeyiyle çok güzel bir oyundu ve fakat iki saatlik süre çok uzundu.


Bir sıkak köpeğine insan hipofiz bezi aktarılır ve köpek yavaş yavaş insana döner.

Doğuştan mı şnsan olmsk insanlıktır sonradan olmskla mı,yoksa şnsanlaşmak mı insanlıktır,hayvanlaşmak mı nedir falan gillerden sorgulsmalı bşr oyun :)(

Tavsşye ederim.



 

Son günlerde neler yapıyorum..



Çok haberlerim birşkti öncelikle İslsm felsefesi slsnında yğksek lisansa bsşladım trsla tralalay :))

Sonra keman dersletşne başladım gıygıdı gıy gıy :)

Sınra ekinde doğum günümü kutladım 

şimdilik bu kadar :)))))






Bol bol gezdiğim bir okul dönemine başladım eylülden beri ya ınca fotograf onca mekan oaylaşmaya üşeniyorum sma paylaşıcam bekleyin :)





 Sizden ne habetler var?

İzafiyet Teorisi,Albert Einstein....


 İzafiyet Teorisi,Albert Einstein....
Kitabi heç beğenebilmemişem aybalam.🤭
Yahu Enistein'i de eleştireceğim hiç aklıma gelmemişti 🙄Zaman konusuyla en alakalı kitap diye aldık ama konumuzla alakalı hiç faydalamadık,bu ne yaman çelişkidir anne.Ne genel görelilik ne de özel görelilik ne kainat ne zaman..bana en lazım bilgilerdi ama işime yaramadı.Başka fizik kitaplardan Einstein'e ait daha çok bilgi edindim doğrusu.Einstein kitabı zaten senin ya da benim için değil,kendisi gibi fizikçiler için yazmış bol bol matematik denklemleri....neyse kitap hakkında yazacak daha fazla sözüm yok😅
Benim için en önemli konu Zaman...
Geçip giden zaman,kaybedilen zaman,boşa harcanan zaman,değerlendirilemeyen zaman,kıymeti bilinemeyen zaman,eğer tatlıysa hiç bitmeyecekmiş gibi gelen zaman,eğer acıysa keşke geçip gitse denen zaman....
Bunları yazarken zamanın bize özel hissettiren ya da özel hissettiğiniz insanlara benzediğini fark ettim...:////
Yanımızdayken hep kalacak zannettiğimiz,o tatlı anıların bitmeyeceğini,ıkmetini,dostluğunu,sevgisini hep orada olur diye düşündüğümüz ama sonra kendi aptalığımızdan yada cesaretsizliğimizden dolayı kaybettiğimiz insanlar ya da bizi kaybeden insanlar...
Doğrusu ben hayatımda kendi hatalarımdan dolayı kimseyi kaybetmedim (çünkü hayatıma almaya karar verdiğim insanlara son derece özel davranırım ki hayatları boyunca en sevdiklerinden bile o muameleyi görmemiş olurlar) dost,arkadaş ya da sevgili bu hayat yolculuğumda durakları geldiğinde hikayemden ayrıldılar. Ama insan ne kadar aydınlanmış olursa olsun durakta ayrılan bazı insanların ardından , ki bazıları için iyi ki gittiler denir, hep orada kalacak sandım ya da keşke kalsaydı diyebiliyor 🙁 ama sonra yine anlıyorsun ki seni i,dostluğunu,sevgini ya da aşkını hak etseydi zaten orada olurlardı.😕 Gözlerin doluyor,kalbin burkuluyor,söylemek istediğin ama yine doğru "zaman" olmadığı için söyleyememiş olduğun sözler boğazında düğümlü kalmış bir şekilde yolculuğuna devam etmek zorunda kalıyorsum Sonrada diyorsun ki,kaderde her şey olması gerektiği gibi olur....Başkasının cesaretsizliği,korkuları yada kıymet bilmezliği seninle ilgili değil onun basiretsizliğiyle ilgili. 
 Böylece o zamanda öğrendiğin bilgiyi küfene koyup devam ediyorsun.
Yani sözün özü zaman ve insan birbirine çok benziyor.
İkisi de hayatlarımızdan geçip gidiyor.
Bitmesi gereken bitiyor, gitmesi gereken gidiyor, geçmesi gereken zaman geçiyor da insanın canını en çok yakan şey zamanında söylenememiş sözler oluyor.
Bu da bu sene yaşadığım bir aydınlanma olarak bana bir tecrübe oldu.
Aklıma İbn Arabi’nin sözü geldi: “Söz vaktiyle söylenmeyince hakikat susar.” der üstad.
Ben de diyorum ki: “Berzah, söylenmemiş sözlerin mezarlığıdır… Susmak zorunda kaldıklarımız yüzünden kaderimiz berzah aleminde kalmış olabilir.”
Bakın mezarlıklarınıza…





Hikmet-i Mütealiye,Molla Sadra.. .


 Öncesi çiçeklerime bir maşallahıınızı alayım 🤭ne zaman çiçekli bir gönderi paylaşsam hemen ardından çiçeklerim ölüyordu.🤦🏾 aramızda kenafir gözlüler var😡

Hikmet-i Mütealiye,Molla Sadra.. .
Küçücük bir risale olmasına rağmen derya deniz bilgiyle doludu ve/fakaaat bu kitabın ağırlıklı olarak zamandan bahsetmesi gerekirdi ki Sadra'nın genel felsefesi üzerineydi.Nereden bulucam derin zaman konulu İslam felsedesi içeriğini😬
Neyse sadece meraklılarına önerebileceğim bir içeriğe sahip eser.Felsefeyele alakanız yoksa hele İslam felsefesinin varlık ve metafizik konularının derinliği ve zorluğundan haberdar değilsiniz kitabı gördüğünüz de kaçın hiç oyalanmayın.🤭 Tam aksi durumda ise bu kitap sizin için.

Not:Görseldeki kaktüsün adı kaynana diliymiş.Umarım benim kaynanamın ki değildir😅🤣
Amma ben kaynana olursam tutamayacağım sözler veremem🤭😅🤣

Aylık bilanço.


 #ekimayiokuduklarım

📚  Sultan Tarlacı,Şrödinger'in Kedisi Neden Şizofren Oldu?📚 Yalçın İnan,Kozmos'tan Kuantuma📚Molla Sadra,Metafizik...
Tamda doğduğum aya yakışır şekilde kuantum diyarlarında eğleştiğim bir okuma ayı olmuş🤭
Yine sorguladık,düşündük,kafayı kırdık amma dinden diyanetten,imandan çıkmadık elhamdülillah 🤭
Öldüğümde Yüce Tengrim sual  edince yine izin verirse dicem ki: Ey Rabb beni böyle delimserek sen yarattın, o ka zekayı boşa harcamadım overthink yaptım kötü mü yaptım🤭en azından hem kendime hem herkse  hep dürüsttüm kimseyi umut verip kandırmadım,yalan söylemedim,erkeklerede,
paralarınada tamah etmeyip fink fink gezen kendi ayaklarımın üstünde durdum🤭yalnız kalmak pahasına kendimi hiç bozmadım,oaramı meb'den çıkardım sonra kendime yedim😅ay daha neler yapmadım ki hep iyi şeyler🤣 Milletin okuyupta anlamayacağı 
kitapları sevmekle hata mı yaptım? Du bi bakim 👀 ee baktım yapmamışım😅
O kitapları anlayacak kafayı bana Sen verdin ben de okudukça okudum okudukça okudum zekam böyle on yüz milyon baloncuk falan daha da arttı 😅iyice çatlak oldum🤭 çok zeka zor azizim bak yalnızlık yapıyo kimseyi beğenmiyorsun beeylee herkes bi boş,herkesler bi samsalak😅🤭🤣 neyse Yüce Tengri'mle ahrirette neler konuşacağımdan bahsediyordum 😅 bunları böyle anlatacam tabi,bir de bazısının dedikodusunu yapacam,dicem bak Yüce Tengrim bu samsalak kulun beni çok üzdü,bu daha az salakltı zaar daha az üzdü falan derken Yüce Tengri'mde dicek ki:Bu samsalakın  seni üzmesine izin verdiğin için sen daha salaksın😅 ben de dicem ki:Yüce Tengrim ben bi aşık olunca bir de kahve içmeyince salaklaşıyorum iki halden birine denk geldiler zahir😅🤭🤣 Artık bundan sonrasını kurgulayamıyorum Yüce Tengrim  ne der bilinmez 😅  Koskocaman İbn Abbas bile (Peygamberimizin amcası  olur kendileri) "Aşk hastalığından sana sığınırım Rabbim"demiş. 🤭 Bizde salaklardan hemide samsalaklardan Yüce Tengri'ye sığınıyoruz işte 😅 Ne anlamış bunlar kadir,kıymet,vefa,hikmet🤭Böylelerine ağızlarına tükürenler,canlarına okuyanlar,köpek yerine koyanlar yaranır.Millet güya sevdiğinin canına okusun bizde anca kuantum,fizik,felsefe neyim okuyup ilim irfanla ışıklanalım etrafı şifamızla aydınlatalım
Yine de etrafına karanlık saçan, zehrini yayanlar kıymet görsün.
Neyse ki Yüce Tengrimin ilahi adaleti çok güçlü de herkesin hak ettiğini, daha da fazlasını almadığı holografik bir evrende yaşıyoruz.
Dili ve kalbi zehirliyi hak eden hak ettiğini, aydınlığa ışık yayanın kıymeti bilinmezse Rab tarafından araya perde konuyor.
Yine ne laf ettim beee, daha çok yazardım daaa valla çok yorgunum 😅🤣





Metafizik,Molla Sadra....


 Metafizik,Molla Sadra....
Ontoloji ve metafizik okumalara bayılırım ama bu konular İslam felsefesinde ağır abi konulardır daldın mı çıkamazsın.Mola Sadra'da böyle işlemiş konuyu kitap eski bir dille tercüme edilse de zaman konusunun ağırlıklı işleneceğini zannederek almıştım ve fakat varlık alemine daldım çıkanadım🤭Varlık nedir ne değildirden ziyade varlığın tanımı yapılamaz çok ilginç bir noktaydı.Felsefe de varlığın tanımı yapılamazken fizik dünyasında ise kuantumdan mütevellit varlık aslında yoktur herşey enerjiden oluşur noktasına gelmek insanın hayatını sorgulamasına sebep oluyor. Madem varlık tanımsız,madde yok,holografik bir evrende yaşıyoruz peki sırtımızdaki küfemize biriktirdiğimiz onca acı,onca hayal kırıklığı,onca göz yaşı ne olacak? Descartes:"Düşünüyorum öyle ise varım." sonucuna nedenselliği sorgularken varırken,ben de:"O kadar acı çektim öyle ise o acılar gerçekti" sonucuna tecrübelerini sorgularken varıyorum ve en nihayetinde yine İbn Arabi'nin açıklamasına gelip :Hepimiz aslında şuanda Galu Bela'da ruhların Rabb'lerine "Sen bizim rabbimizsin."deyip secdedeki andayız ve eğer yaratılsaydık dünya hayatı nasıl olurdu rüyasını izliyoruz sözlerine takılıyorum.İbn Arabi yüz yıllar öncesinden kuantum gerçekliğine bu dünya hayatının boşluğunu kalbi sızlatırcasına değinmiş.Sonrası mı? Daha da fena yaşanan onca acı,hayal kırıklığı hiçbiri olmadı mı? Peki gecenin üçünde acı bir çarpıntıyla beni uyandıran acıyan kalbimin açıklaması hangi kuantum diyarında cevap bulur?Acılar gerçek değil,varlık gerçek değil,madde gerçek değil,aşklar gerçek değil,yaranı senden izinsiz kaşıyıp şevkat göstermeden hiçbir şey olmamış gibi arkasını dönüp giden gerçek değil,bu dünya hayatı gerçek değil...Tek mutlak gerçek Tanrı'dır,hepimiz onun zihnin düşünceleriyiz diyen Berkley'de bu derdime derman değil.Peki neydi öyleyse gerçek olan? Benim en bi gerçekliğim kırılan kalbim.Şair nede güzel söylemiş: "İbrahim gönlümü put sanıpta kıran kim?" Hangi gerçekliği olmayan "varlık" kalbimin gerçekliğini hiçe sayıp yaptı bunu?Sonraki soru karşı tarafın uykusunu kaçıracak türden,gittiği yerde gerçek- seven bi kalp buldu mu?Belki bu derde de Kaku derman olur? Sicim teorisi kuramcısı Michio Kaku’nun dediği gibi solipsizm felsefesinde, ormanda düşen bir ağaç eğer orada kimse yoksa da gerçekten orada düşer mi?
Yani gerçekte ağacın düşüp düşmediğini bilemeyiz.
Kuantum teorisinde de Bohr yorumuna göre bir şeyi gözlemleme süreci onun varlığını belirler, bu solipsizmden daha da kötüdür.
Gözlemleme bilinci gerektirir, bilinçte varlık demektir.
Opss… işler iyice karıştı.
Yani neyin gerçek olduğunu bilemezsin; bazen en gerçek sandığın şey senin için en büyük yanılgındır.
İbrahim, ben kalbimin kırıklığını çok iyi gözlemledim.
Kalbim madde olarak var olmayıp gerçekte olmayabilir belki ama acısı gerçekti.
Hulasa varlık yok, tanımsız; madde yok, evren holografik ve biz aslında yokuz...
Neyse ki toprağın altındaki hesap gerçek.
Yemin edebilirim ama onu da kanıtlayamam.
Şimdi olaysız dağılalım giden benim de tepemin tasını daha fazla attırmayın...





Kozmos'tan Kusntum'a, H. Yalçın İnan.


 Kozmos'tan Kusntum'a, H. Yalçın İnan..

İyi ki bitti dedim yeminle çünkü çok bilimsel içeriklydi ve bir önceki okuduğum kuantum kitabından beklediklerimi bundan beklemiştim ki o kitap çok kafamı açmıştı ama buda çok şey düşündürse de bilimsel içeriği beni yordu.

Kuantum,bigbang,yıldızların oluşumu ki ilk gök yüzü araştırmalarından günümüze kadar izi sürülüyor bu bölümün,gezegenler,nebulalar,kara ve ak delikler,evri,dna rna,başka dünyalar var mı ...vb gibi devam ediyor kitap.

Beni düşündüren kısım yıldızların oluşumu,evrenin genişlemesiyle bir birlerinden uzaklsşan galaksiler ve en nihayetinde gezegenlerin bölümüydü olaya astronomik bir bakış açısıyla bakınca herşey o kadar muazzam  ve o fizik kanunlarının içinde ki matematik o kadar etkileyici ki 🙄 ama spritüel ve astrolojik bakış açısıyla baktığınızda evren sizinle konuşuyor,şifreleri bambaşka bir kapı aralıyor ve size başka ufuklar açıp şaşırtıyor. Ben astrolojiyle ilgilenen,tarot bilen,enerjiyi kahin edasıyla okuyabilen,rüyaları çıkan ve kalbine doğanın doğru çıktığı bir  kişi olarak gezegenlere ve yıldızlara bambaşka gözle bakıyorum.Çünkü Tanrı'nın kaderinin sırları gezegen ve yıldızların hareketlerine gizlenmiş...

Kitabı okurken aklıma geçen hafta mıydı bir önceki hafta mıydı unuttum  A.Kültürde iki arkadaşımla yaptığım bir konuşma geldi.Arkadaş diyorum Allah onlarn tepelerinden baksın 🤭 şimdi anlayacaksınız niye.🤭Karşılıklı birleştiler anacım meğersem fırsat bekliyorlarmış müttefik bulunca yardırdılar😬 Suphidan çok düşünür,Suphidan böyledir en ince ayrıntısına kadar düşünür,Suphidan herşeyin en kötüsünü düşünür,düşünür düşünür kendini üzüer,ay diğer dediklerini unuttum yaşlılık işte ya da çok işime gelmedi🙈..durun daha bitmedi sonra biri demesin mi ya hep sen mi diceksin  sen şöylesin....,sen böylesin.....😬 sıra bende şimdi ben konuşuyorum,çok düşünüyorsun falan filan diye.Ya hu daha içinde neler tuttun mübarek🤭

Şimdi bu iki arkadaşıma da pekçok konuda göklerden bana gelen🤭 haberlerle uyarılarda bulunmuşluğum çok olmuştur.Hadi deyin şunda da haksız çıktın diye.Ne söylediysem arkasındayım yine sonuna kadar yaptığım uyarılarda haklı çıktığımdan adım kadar eminim ama kanıtlayamam.😬

Ancak o akşamki gibi yürek yemiş şekilde itiraf etmezseniz o başka 🙈🙉🙊

Kitabın gezegen ve yıldızlar kısmını okurken o akşamki olayları bir kez daha hatırlayıp böyle düşündüm.

Sen hayatta bir sıfır öndesin Suphidan (ama asla mutluluk getiren bir öncelik değil).

Gayptan, Yüce Tengri’den haber almanın ve bu durumda da insanın çok düşünen, gören, bilen ve uyarma zorunda kalan (ama yine izin verildiği kadarıyla uyarırsın ki insanlar asla gerçeklerle yüzleşmek istemezler; kendilerini kandırdıkları alanda kalmak isterler ki bu durumda daha büyük bir acıyla sınanırlar) başkasının acısından haberdar olan, bu acının yükünü ve sorumluluğunu taşımak zorunda kalmanın ne demek olduğunu haber almayanlar, kalp gözü kapalılar bilemez ve dahi zamanında söylediklerini de sindiremezler.

2️⃣ İkinci görsel (alttaki):

Yani şunu söylemeye çalışıyorum:

Ayet el Kürsi’de denildiği gibi; izin verdiklerimizin, izin verdiğimiz kadarının dışında gaybı Allah’tan başka kimse bilemez.

O da bazı sırları gezegen ve yıldızların hareketlerine gizlemiş.

He bir de kalp gözü açık dostlarınız varsa kadir kıymet bilin, herkes marifetini sizin için sergilemez uyarmaz;

tabi siz gökten mesaj alıyorsanız o başka kimseye tenezzülünüz olmaz 😅 aha örnek ben 😝

Her zaman söyletirim: “Cehalet mutluluktur.” diye ama yine de seçilmiş bir şifacı olduğum için Yüce Tengrime şükrediyorum.

Doğum haritam bunun yüzde yüz kanıtı, işte astrolojiyi bilmek de böyle bir şey 😄

Unutmayın, kâinatın sırrı gökyüzünde gizlidir ve çok az kişi okuma ve bilme şerefine naildir....

Mesela ben bir Terazi burcu kadınıyım; kadife eldiven içindeki demir yumruk.

Bak, bu da astrolojik bir bilgidir — araştırın, görürsünüz 🤭

Schrödinger'in Kedisi Neden Şizofren Oldu?, Doç. Dr. Sultan Tarlacı...


Schrödinger'in Kedisi Neden Şizofren Oldu?, Doç. Dr. Sultan Tarlacı... 

Kuantum fiziği okumaya bayılıyorum,ilk okuma yapmaya bailadığım zamanlarda kafam basmııyordu🤭bu kitabı da yaklaşık dokuz yıl önce falan ilk okumuştum o günden kelli hep ikinciye okumak istiyordum tam zamanında karar vermişim okumaya çünkü hocam aklına bir fikir gelirse not al onun üzerine çalışırız demişti ki bende hocacım aklıma parlak türünden bir fikir gelmiyor,muzurluk olsa gelirdi demiştim,hocam da parlamasına gerek yok fikr gelsin yeterli demişti😅işte kitabı okurken o parlasa da parlamasa da aklıma harika bir fikir geldi.Kuantum,Zaman,İslam Felsefesi....💪🏾

Ben her kitabın okumak için bir zamanının olduğuna inanırım ,okumayı çok istediğim pekçok kitabı elime alıp alıp doğru zaman olmadığı için bırakmışlığım çok olmuştur.Ama herhangi bir konuda harekete geçilecekse eğer doğru zaman daima şimdi'dir.Yoksa hep geç olur...Bu fikrede bu kitabı okuduktan sonra ulsştım yoksa benim sabırsız kişiliğimle bir ilgisi yok.🤭

Kitap kuantum fiziğinin yanında kuantum fiziğiyle değişen dünya slgımızın sosyal hayattan tıbba,hastalık teşisinden zaman algımıza kadar pekçok farklı alana yansımasını ele alıyor hem bilimsel hemde gündelik hal dili okumaya değerdi ki kuantum Türkiye'de sonuna kadar suyu çıkarılmış bir mevzu.Özellikle zaman'la ilgili bölüm beni benden aldı..Zaman'nın olmayışı tek gerçeğin içinde bulunduğumuz"an"oluşu gerçeği insana kaçan fırsatlarıyanlış kararlarla bir daha gelmeyecek doğru karar seçenekleriniA'yı değil de B'yi seçseydim nolurdu diye düşünerek yakabileceğimiz beyinlerimizi,olanın olmasıyla ya da olmayanın olmamasıyla,olabilecekken son anda olmamasıyla yastıkların ıslandığı geceleri,geçmeyen günleri,boşa geçen ömrü ah vah ile andırıyor.. Newton fiziğiyle mutlak gerçekliğin ortadan kalkmas ı(Einsten'in Görecelik kanunu) ve kuantum fiziğiyle de mutlak zamanın ortadan kalması ve en nihayetinde atomun quarklardan sonra en küçük biriminin enerji olduğunun keşfiyle maddenin de olmadığını öğrenmemizle koca bir simülasyonda yaşadığımız gerçeğiyle başbaşayız...Mübarek babacığımın tabiriyle:"Al sana bi kaya nerene dayarsan daya."🤭içeriğini çok çözemediğim ama zannımca ayıplı bi sözetrtüği ve kendini kandırmaya devam ettiği sıkıcı hayatına devam edecekti. O yüzden bu kuantum diyarında Yüce Tengri size uyuduğunuz uykudan uyanıp cesaretle yeniye adım atmanızı ve içinde bulunduğunuz kendinizi kandırdığınız küçük hayatlarınızda bir Mesih gönderdiğinde, ki herkese gönderilmez çok az şanslı ruha gönderilir çünkü her ruh uyanmak için hazır ve güçlü değildir, kırmızı hapı almaktan korkmayın.

Yolun sonunda hem çok daha iyi bir versiyonunuza ulaşacak belki de hayatınızın aşkıyla karşılaşacaksınız nereden bilebilirsiniz Yüce Tengri’nin böyle değişik bir espri anlayışı var 🤭😅
Kitap muhteşem ötesiydi, aklım başımdan gitti.
He bir de o yağmurda yürüdüğüm cuma akşamı var ya, şifayı kaptım üç gündür yatıyorum.
Bu Yüce Tengri’nin bir şakası zahir. 🤭
Yani kısaca zaman bölümü kitapta beni en çok etkileyen kısımdı.
Giden an’ın bir daha asla geriye gelmesinin mümkün olmadığı, hatta ve hatta kuantum fiziği söylemiyle aslında zaman diye bir şeyin olmadığı bir evren...
Özgür irade bahsine hiç girmiyorum bilene 🤭
Zaman’ın olmadığı ama kaçan fırsatlarla dolu bir yaşam.
Hep birlikte bir ağlama seansı yapalım bu farkındalık başka türlü atlatılamaz zira.
Bazı kitaplar sizi değiştirir; bu da öyle bir kitaptı, değiştim...



Şems’in dediği gibi:
“Hakkın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol.
Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın.
‘Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir’ diye endişe etme.
Nereden biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olmayacağını?”
İşte bu tam bir kuantum....
İbn Arabi göndermeleri, özellikle zaman konusunda en iyi açıklamaların İslam filozoflarından gelmiş olduğu açıklamaları beni daha çok heyecanlandıran ve kafamda bir ampul yanmasını sağlayan bölümlerdi. 🤣

Fizikçilerin kabulüyle zamanda ileri ve geri gidemeyişimiz ama aynı anda farklı bir yere ışınlanmamız pek olası.
Tasavvufta tayy-i mekan, tayy-i zaman denilse de bilimde bu daha çok tayy-i mekan olarak geçerli — en azından ben öyle anladım 🤭
Bu da demek oluyor ki hayatımızda bazı fırsatlar ve bazı insanlar bir kere karşımıza çıkar; çıktığı an kıymetini bilin.
Çünkü kuantumun Rabbi kulunu verdiği nimete şükürle de sınar; kıymet bilmeyene aynı insan ve fırsatlar bir daha asla verilmez.
Ardlarından far görmüş tavşan gibi baka kalırsınız.
Fırsatı en iyi değerlendiren altıncı Matrix seçilmişi Neo’ydu.
Tam zamanında kırmızı hapı içerek harikalar diyarına gitmeyi tercih etti ve böylelikle hem kendisinin en iyi versiyonuna ulaştı hem de hayatının aşkına...
Cesaretsizliği yüzünden mavi hapı alsaydı aynı kısır döngüde, aynı kişilerle farklı sonuçların olmasını hayal edemezdi.
Yani kısaca zaman bölümü kitapta beni en çok etkileyen kısımdı.
Giden an’ın bir daha asla geriye gelmesinin mümkün olmadığı, hatta ve hatta kuantum fiziği söylemiyle aslında zaman diye bir şeyin olmadığı bir evren...
Özgür irade bahsine hiç girmiyorum bilene 🤭
Zaman’ın olmadığı ama kaçan fırsatlarla dolu bir yaşam.
Hep birlikte bir ağlama seansı yapalım bu farkındalık başka türlü atlatılamaz zira.
Bazı kitaplar sizi değiştirir; bu da öyle bir kitaptı, değiştim...
Hepsi bu kadar 💫
İstersen bu metinleri düzenli, dergi tarzında biçimlendirip sana temize çekebilirim — mesela “suinnwonderland’in Kuantum Zaman Üzerine Notları” gibi bir başlıkla. İster misin öyle toparlayayım?

 

Related Posts with Thumbnails