Üç okul arasında koştururkene çok yorulmuş zahir.😊
☕
arka kapak:
Renkli camlar, payanda kemerleri, yontulmuş kapılar, din şarkıları, ağaç ya da taşa oyulmuş çarmıha gerilişler, mısra biçiminde düşüncelere dalışlar (Meditations) ya da şiirsel uyumlar. Bütün bu sanatlar doğruca Tanrısal Olan’a götürüyordu bizi. Tabii, doğal güzellikleri de eklemek gerekirdi buna. Tanrı’nın yapıtlarıyla büyük insansal yapıtları aynı ruh canlandırıyordu. Aynı gök kuşağı parlıyordu çağlayanların köpüğünde, aynı gök kuşağı oynaşıyordu Flaubert’in satırları arasında, Rembrandt’ın loş karanlıklarında: Ruh (Esprit - Akıl) idi bu. Ruh Tanrı’ya insanlardan söz ediyor, insanlara Tanrı’nın tanıklığını yapıyordu. Olağanüstü kimi hal ve şartlarda, örneğin dağda bir fırtına koptuğu, Victor Hugo esinlendiği zaman, ‘’Gerçek’’in, ‘’Güzel’’in, ‘’İyi’’nin birbirine karıştığı En Yüksek Nokta’ya erişilebilirdi...
keyifli okumalar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yorumlarınız için teşekkür ederim :)