27 Eylül 2017

ezilenlerin pedagojisi,paulo freire...


#ezilenlerinpedagojisihem bir eğitim hem bir yönetim kitabı.Kitabın dili çok ağır insanı oldukça yoruyor.Paulo Freire eğitimle ilgili görüşlerini öğretmen üzerinden anlatırken sürekli öğretmeni suçlar bir tavır takınmış.Bence eğitim sistemlerini eleştirmeliydi öğretmenleri değil.Sonuçta her öğretmen yaşadığı ülkenin eğitim sistemine uymak zorunda.Tabi yazarın yaşadığı yılları (1921 doğumlu,1997 de vefat etmiş)göz önübde bulundurursak davranışçı-geleneksel model hakim olduğuna göre kendince haklı oluyor.🤔
Kitap dört bölümden oluşuyor:ilk bölüm ezenler ve ezilenlerle ilgili tam bir kominist manifestoyu andırıyor..Ben çok beğendim.
Her dönem için geçerli olan yöneten-yönetilen ya da malını pazarlayan ve tüketen şeklinde okumaları yapılabilir bu bölümün..Ikinci bölüm eğitim üzerine.
Mevcut eğitimi "bankacı model"olarak tanımlıyor.Tamamen geleneksel eğitim eleştirisi.Katılmamak elde değil,işte sırf öğretmen üzerinden anlatmayaydı iyiydi.🙄Sonuçta devletler eğitim modellerini ihtiyaç duydukları vatandaş modeline göre şekillendirirler.Üçüncü bölüm;ezenlerin diyalogdan uzak ve ezilenlerin diyalog ihtiyacı üzerine ve oldukça kapsamlı irdelenmiş.Dördüncü bölüm kültürel eylemin karşıt teorileri ve diyologculuktan uzak ezenler eleştirisi.
Sonuç olurak tüm hayatını eğitime adamış ve özellikle yatişkinlere okuma-yazma öğretmek konusunda çok çalışmış bir eğitmen olan Brezilya'lı yazar #paulofreire'yi bir öğretmen olarak taktir etmemek elde değil.MEB'inde okuma listesinde bulunan bu eğitim eleştirisi kitabını önce öğretmenlere sonra tüm okurseverlere nacizane tavsiye ederim.

Paulo Freire hayatını ezilenlerin eğitimine, özellikle de okuma yazma bilmeyen yetişkinlerin eğitimine adamış bir eğitimci. Ezilenlerin Pedagojisi'nde ise sadece belli eğitim merkezlerinde uygulanacak alternatif bir pedagoji değil, amaçları kadar kullandığı araçlar da özgürlükçü olan bir özgürleşme siyaseti öneriyor. Ona göre, siyaset, kelimenin en geniş anlamıyla bir eğitim süreci çünkü. Freire öncelikle "bankacı eğitim modeli"ni reddeder. Bu modelde öğrenciler (ya da ezilenler), üzerlerine bilgi yatırımı yapılan pasif varlıklar, boş kaplardır. Bilgi onlara ihsan edilir, aktif bir araştırma sürecinin ürünü değildir. Onlar nesne, öğretmenler (ya da siyasal liderler) öznedir. Bu modelde dünya kapalı, durağan bir düzen, verili, tamamlanmış bir gerçeklik olarak sunulur. Diyalog değil, tek yanlı bir dayatma söz konusudur. Bu, ezilenleri kaderciliğe iten, özgürlükten korkmalarına yol açan ve bu yüzden de üzerlerindeki tahakkümü pekiştiren bir modeldir. Freire buna karşı, ezilenlere dayatılmayan, onlarla diyalog içinde oluşturulan bir pedagoji (siyaset), "problem tanımlayıcı eğitim" dediği bir model önerir. Ona göre kendini ne kadar devrimci sanırsa sansın, ezilenlere "nesne" muamelesi yapmayı sürdürerek otoriter ilişkileri yeniden üreten hiçbir pratik özgürleştirici olamaz. Özgürleşme, ezilenlere armağan edilecek bir şey değildir; onların özgürleşme mücadelesine özne olarak katılımlarının ürünüdür. Freire'in önerdiği model, insanların dünyayla ilişkilerindeki problemleri tanımlamalarını, dünyayı insanın kendini yaratma görevinde kullandığı bir malzeme olarak görmelerini sağlar. İnsanları "olma" sürecindeki, bitmemiş, yetkinleşmemiş ve dolayısıyla da yaratıcı varlıklar olarak görür. Bu yüzden de eğitimin içeriği ezilenlerle diyalog kurularak, onların "konusal evren"i dikkate alınarak belirlenmelidir. Diyaloğun ön şartı ise insanlara inanmaktır, sevmeyi becerebilmektir.

"Freire'in yazdıkları ve yaptıkları Türkiye'de alıştığımız, alıştırıldığımız yol gösterici düşünce ve uygulamaların tam zıddı. Özgürlük bir şeyler yapılarak varılacak bir yer değil, yapıların özünde olan bir şey. Bu kitabın benimki kadar başkalarının da dünya görüşünü temelden etkileyeceğini düşünüyorum."
-Gündüz Vassaf/Cumhuriyet Kitap-
(Tanıtım Bülteninden)

keyifle kalınm...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorumlarınız için teşekkür ederim :)

Related Posts with Thumbnails