Çok okunan bir yazara öykü kitabıyla başlamak doğru değil sanırım çünkü yazması gereken tüm kitapları yazmış ve dinlenmeye çekilmek istediği bir anda onunla tanışmış gibi oluyorsunuz.Hasan Ali Toptaş'la da böyle bir anda tanıştık sanırım.Kitapağacı etkinliğinin ocak ayı kitabı olduğu için okudum ama yazara başka bir kitabıyla balamayı daha çok isterdim.Yine de öykü kitabı sevmememe rağman keyif veren bir kitap oldu.Çok sevdiğim İngilizce örtmeni arkadaşım Ayşe iki sene boyunca ayıdım bayıldım,yazarın diline aşık oldum derken haklıymış kii.😄
arka kapak:
Hasan Ali Toptaş’tan yeni öyküler. Her biri “HAT edebiyatı”nı kazan, kazdığı yere yeni sorular bırakan, bıraktığı soruları derinleştiren, derinleştirdikçe daha da karışan, karıştığı ölçüde de billurlaşan öyküler. Kısık sesli, meraklı, ruhu kolaçan eden, arayan metinler...
Gecenin Gecesi öykünün geldiği yeri yeniden konuşan bir kitap. “Onun atı daha gurbete çıkmadan ürkütülmüştür,” denilmişti Toptaş için. Bu kitapta da gurbete çıkanlar var. Gurbeti külfet, külfeti azap belleyenler var. Ve herkes eve dönüyor sonunda.
Eve: Edebiyata.
“Şimdi sen, öyleyse bütün bunları neden yazdın, diyeceksin belki. Doğrusu, neden yazdığımı ben de bilmiyorum. Demek, yorganı omuzlarıma doğru çekip, bu yatak beni öldürecek dedikten sonra yazının içinde uyuyakalmışım.”
kitapla kalın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yorumlarınız için teşekkür ederim :)